30 Aralık 2012 Pazar

Cingıl Bellz Cingıl Bellz: Yılbaşı Gecesi Ne Yemeli Ne İçmeli?


Yılbaşı, adı üstünde asıl eğlence 12'den sonra başlıyor. Yani uyku düzeni, sindirim alt üst oluyor. Şimdi gelelim yılbaşı gecesini en hafifi şekilde nasıl atlatırız'a...



Sabah kalkma zorunluluğu olmayanlara fazla erken kalkmamalarını öneririm. Unutmayın gece genç, uyku size daha çok lazım olacak:) Enerjiinizi depolayabildiğiniz kadar depolayın.

Güne sıkı bir kahvaltıdan önce 1 bardak oda sıcaklığında suya 3-4 damla limon damlatıp içerek başlayın. Bunun sırrını çoğunuz biliyorsunuzdur artık, önceki günden kalanların bağırsaklarınızdan atılmasını kolaylaştıracak. Yani vücudunuzun kontak anahtarını çeviriyorsunuz bir nevi ona su vererek:)

Kahvaltıda hamur işi, krep gibi ağır şeyler tüketmeyin. Nasıl olsa bütün gece bunlar çeşit çeşit olacak masanızda. O nedenle kahvaltıda mutlaka 1 bardak süt tüketin. Yumurta, peynir zeytin ve yeşilliği de ihmal etmeyin. 2 dilim ekmek tüketebilirsiniz, beyaz siyah sizin tercihinize kalmış ama 2'nin üzerine çıkmayın derim.

Kahvaltının üzerine mutlaka 1 bardak yeşil çay ile takviye yapın. Ayrıca gün içinde içeceğiniz 2 litre su, hem sindiriminizi kolaylaştıracak, akşam alkol tüketeceğiniz için çok su kaybedeceksiniz, o nedenle bunu yerine koymaya şimdiden başlamak lazım değil mi? Cildinizi gerginleştirmesi de cabası! Unutmayın dünyanın en usta ellerine bile makyajınızı yaptırsanız, altında güzel bir cilt yatmıyorsa ne fayda! Işıl ışıl parlamak istiyorsanız kendinizi su-yeşil çay ikilisine bırakın derim.

Hazırlanmak için daha çok vaktiniz var, kahvaltıdan 1-2 saat sonra 1 saatlik tempolu bir yürüyüşe çıkabilirsiniz.     Veyahut yüzme, fitness yine aynı şekilde yardımcı olacaktır. Hem de akşam ayakta uzun saatler geçirebilme ihtimalinizi göz önünde bulundurun, vücudunuzu harekete hazırlayın.

Öğle yemeğinde fazla kaçırmayın ölçüyü. Akşama mideniz dolu olmasın ki özenle yapılmış yemeklerden tadabilin. 1 kase çorba, ki kış aylarında en ideali, yanında 1 tabak salatayı bol limonla/sirkeyle tatlandırarak tüketebilirsiniz. Ekmeksiz yemeye çalışın mümkün olduğunca ki fazla doygunluk hissetmeyin.

Yavaş yavaş hazırlıklar başlıyor! Akşam üzeri saat 16.0-17.00 gibi hazırlanırken bir taraftan bir adet yeşil elma yiyebilirsiniz. Hem midenizi alkole hazır tutar, hem de yemekler nerde kaldıı yahuuu diye gözünüzün dönmesini engeller:)

Eveet! Şimdi geldik yılbaşı yemeğine. Önünüzde birbirinden güzel mezeler, içkiler, en güzeli de birçoğunuzun masasında hindi var. Bu gece yemek yerken aklınızda şu olsun; ''sanki daha önce hiç yemedim''. Evet. Örneğin patates kızartması yiyorsunuz, hayatınızda ilk defa yiyormuş gibi davranıp küpüne girmenize gerek yok. Daha önce kaç türlüsünü yediniz çünkü. Bilmediğiniz şey değil. Sadece ev sahibine fikir beyan etmek adına tadına bakmanız sizin için faydalı olacaktır. 

Gelelim en önemli meseleye, alkole. Yılbaşı gecesi de içmeyeceksek ne zaman içeceğiz? dediğinizi duyar gibiyim. Keyfiniz öyle istiyorsa, elbette alkol tüketeceksiniz. Sonuçta yılbaşı senede 1 gün geliyor. Onda da kendimize katı kurallar koymaya gerek yok. Çünkü büyük bir çoğumuz o geceyi midemize zehir edip ertesi gün hepten beter koyveriyoruz. Yılbaşı gecemiz de elimizden uçup gidiyor.  Öncelikle, eğer seviyorsanız, şarap öneririm.  Faydalı olan tek içki çünkü. İki kadeh keyif yapayım hem de fayda sağlayayım diyorsanız kırmızı şarap ideal! 

Gençler genelde bira/votka/tekila tercih ediyor. Hatta birçoğu eve gidince kokmayayım diye votkadan vazgeçemiyor:) Votka tüketecekseniz eğer, limonla, portakalla, vişneyle yani meyve sularıyla tercih edin mümkünse. Votka-enerjiye hayır! Enerji içecekleri yapay, ne idüğü belirsiz kafein bombaları çünkü. Hiç gerek yok.

Biranın da ne denli kalorili olduğunuz biliyoruz ama bir gecelik bunu düşünmeyin eğer çok seviyorsanız. Ama yine de 4-5 taneden fazla içmeyin derim. Bir de sızma riski var üstelik:)

Sigara tüketimine gelince... Eğer içiyorsanız, üstüste tüketimlerden kaçının. Peşpeşe en fazla 2 adet içmelisiniz. Fazlası, akut nikotin zehirlenmesine kadar gidiyor. 

Uzun lafın kısası, gecenizi berbat etmek istemiyorsanız hiçbir şeyin ölçüsünü kaçırmayın. Unutmayın yılbaşının amacı yemek yemek değil, hep birlikte olmak, dilekler dilemek, yeni yılı ailemizle karşılamak:)



Sağlık Sayfam hepinize şimdiden güzel bir 2013 diler, mutlu kalın, sağlıklı kalın! :)

28 Aralık 2012 Cuma

Renklerin Karışmasından Son Anda Kurtuldum


Markette görüp denemek için aldığım Dr.Beckmann koruyucu mendillerinden gerçekten fayda gördüm. Eğer sizde bu ürünlerden görmüş ve almadıysanız mutlaka alın. Niye alın diyorum çünkü yaşamış olduğum bir olay var sizlerle paylaşmak isterim.



Çalışan bir anne olmam ve kızımın emmek için devamlı geceleri kalkmasından dolayı yine uykusuz ve yorgun olduğum bir gündü. Renkli çamaşırları makinaya atarken kızımın beyaz çorabını da onlarla beraber atmışım. Denemek için aldığım Dr.Beckmann koruyucu mendilleri sayesinde kızımın çorabının renginin değişmesi önlenmiş oldu. Atmış olduğum 2 adet mendil, yıkama sonucunda bütün renkleri toplamıştı ve hayret içinde kaldım çünkü çorap bembeyazdı.


Dr.Beckmann koruyucu mendillerini bütün marketlerde de kolaylıkla bulabilirsiniz ve %100 Alman üretimi bir üründür. Grileşmeye artık son.Teşekkürler Dr.Beckmann koruyucu mendilleri.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Dört Dörtlük Temizlik


Biz hanımlar için temizlik deyince her şey dört dörtlük olmalı her daim..

Özellikle, sevdiklerimize mis kokulu, bembeyaz, sakız gibi beyaz çamaşırlar..Işıl ışıl canlılıkları korunmuş renkliler sunabilmek en önemli unsurdur biz hanımlar için...

Bunun için, bunca zamandır yaptığım uygulamayı, renkliler ayrı beyazlar ayrı yıkanır tezini, Dr. Beckmann renk koruyucu mendiller sayesinde rafa kaldırıyorum...

Nasıl mı?

Dr. Beckmann, harika bir ürün olan renk koruyucu mendilleri ile biz hanımların imdadına yetişti..
Renkli ya da beyaz elimizde olan kirli çamaşırlarımızı, ''aman,bir makine olsun öyle yıkarım'' diyerek bekletmemize gerek yok artık...
Açıkçası böylesine minicik bir ürünün bu derece başarılı olacağına dair şüphe ile yaklaştım başta...
Ama yanıldığımın göstergesi olarak, sizler için uygulamalı olarak görsellerimi paylaşıyorum.
Kullanımı ise öyle pratik ve kolay ki...
Renkli ya da beyaz ayrımı yapmadan, çamaşırlarımızı makineye koyuyoruz.

Çamaşırlarımızın renkli yoğunluğuna göre, bir yada iki adet Dr.Beckmann renk koruyucu mendili çamaşırlarımızın arasına yerleştiriyoruz ve makinemizi normal programda çalıştırıyoruz...
Hepsi bu kadar...

Dr. Beckmann renk koruyucu mendilleri sayesinde, zaman,enerji, deterjan vs. tasarrufu ise böylelikle yarıya inmiş oluyor..


Yıkama bitince gözlerinize inanamayacaksınız...
Deneyin ve bu rahatlığı siz de yaşayın!!!
Tebrikler Dr.Beckmann

ÖNEMLİ:Çamaşırlarınızı ilk yıkamada ayrı yıkayınız...
(Her mendil tek kullanımlıktır.)

Dr. Beckmann, % 100 alman malıdır...

Dr. Beckmann temizlik ürünleri,sadece renk koruyucu mendilleri değil, bir çok ürün yelpazesi ile biz hanımlara, temizlikte kolaylık ve tasarruf sağlıyor...

Bu harika ürüne ulaşmak ise oldukça kolay...
Bütün, Migros, Carrefoursa, Real, Metro, Gratis, Kiler, Özdilek, Çetinkaya, Şaypa, Pehlivanoğlu, Kipa, lokal zincirlerde bulabilirsiniz....

Ayrıca online satış sitesi www.cosmofresh.com adresinden satın alabilirsiniz..

Bir bumads advertorial içeriğidir.

26 Aralık 2012 Çarşamba

Vücudunuzu kışa hazırlayın

Hastalık mevsimi kış aylarını yatağa düşmeden atlatmak için neler yapmalı? Vücut kışa nasıl hazırlanmalı? Nelere dikkat etmeli? Neleri yapmamalı? 

Uzmanlar, sağlıklı bir kış geçirmek için, düzenli uyku uyunmasını, her gün ılık duş alınmasını, beslenmeye, diş ve ağız sağlığına gereken önemin verilmesini öneriyor.

Bunaldığımız sıcak yaz günleri artık gerilerde kaldı. Günler iyice kısaldı, havalar serinledi. Güneş yüzünü arada gösterse de hüznü ve hastalıkları ile kış kapımızda. Acaba vücudunuz kışa hazır mı? Nezle, grip, bronşit gibi sizi pusuda bekleyen hastalıklara karşı neler yapmalısınız? Nelere dikkat etmelisiniz?

İşte sağlıklı bir kış geçirmek için neler yapmamız gerektiğini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, sizler için anlattı.

Düzenli uyku

Uyku, sağlığınız için çok önemlidir. Düzenli uyku, vücudumuzu enfeksiyonlara karşı güçlendirir. Günde ortalama 8 saat uyuyun. Mümkün olduğu kadar hep aynı saatlerde yatağa girin. Erken yatın, erken kalkın.

Uygun giysiler

Ne çok kalın, ne de çok ince giyinin, yani ne üşüyün ne de terleyin. Çok kalın ve yünlü giyecekler yerine, birçok ince kıyafeti üst üste giyinin. Şemsiyesiz veya yağmurluksuz sokağa çıkmayın.

Güneşi kaçırmayın

Güneşli günleri değerlendirin. Her fırsatta güneşlenin. Güneş ışınlarının vücudun savunma sistemini güçlendirici etkileri vardır. D vitamini oluşumunu artırır, kalsiyum metabolizmasına destek olur.

Ilık duş alın

Mümkünse her gün ılık duş alın. Duş, vücuda dirilik, enerji ve güç verir. Günün yorgunluğunu daha kolay atarsınız. Sauna da sağlık için yararlıdır. Terleyerek vücudunuzu toksinlerden arındırabilirsiniz. Vücudun bir sıcak bir soğuk suya maruz kalması, kan dolaşımını canlandırır. Haftada 1 gün sauna yeterlidir.

Ağız sağlığına önem verin

Dişlerinizi ve diş etlerinizi günde en az 2 kere fırçalayın. Her gün birkaç kez ağzınızı soğuk suyla gargara yapın. Çürük dişleriniz varsa, mutlaka bir diş hekimine görünün.

Spor yapın

Spor insanı hem dinlendirir, hem sinir sistemini rahatlatır, hem de bağışıklık sistemini güçlendirir. Spor yapan kişiler enfeksiyonlara daha dirençlidirler. Düzenli spor yapın. Fırsat bulduğunuzda şehir yakınındaki orman ve parklarda yürüyüşe çıkın, bisiklete binin, tenis oynayın.

Beslenme

Bol sebze ve meyve yiyin. A, C ve E vitaminlerince zengin soğan, sarımsak, havuç, limon, portakal, mandalina, greyfurt, yeşilbiber, marul ve salatayı sofranızdan eksik etmeyin. Bitkisel yağları tercih edin. Haftada en az 1 kez balık yiyin.

Sigaradan uzak durun

Sigara ve alkolün her ikisi de vücudumuzun sinsi düşmanlarıdır. Bağışıklık sistemini çökertirler, enfeksiyon ve alerjilere zemin hazırlar. Birçok kanserin nedeni sigara ve alkoldür. Değil içmek, sigara içilen ortamlarda bulunmak bile zararlıdır.

Odanızı havalandırın

Bu mevsimde zamanımızın çoğunu kapalı ortamlarda geçirdiğimiz için, işyeri ve evimizin havasının temiz olması çok önemlidir. İdeal oda ısısı 20 derecedir. Odalarınızı her gün havalandırın. Kaloriferler yandığında radyatörlere su kapları koyarak ortamın havasının nemli olmasını sağlayın, çünkü kuru hava solunum yollarını tahriş eder. Alerjiniz varsa, evde kedi, köpek, kuş gibi tüylü hayvanları beslemeyin.

Aşksız da yaşanabileceğini öğrenmelisiniz

İkili ilişkilerde yaşadığınız birçok başarısızlığın ardından artık kalbinizin daha fazlasını kaldıramayacağını düşünüyorsanız aşksız da yaşanabileceğini öğrenme zamanınız geldi demektir.

Sonsuz aşkın sadece filmlerde yaşandığına iyice inandınız ve gönül işlerinden vazgeçtiniz. Her ne kadar radikal bir karar olsa da, bunu kısa bir süre için kendinizi dinleyip artı ve eksilerinizi daha iyi belirlemekte kullanıp bir sonraki ilişkinizde aynı hataları tekrarlama riskini en aza indirme şansını elde edebilirsiniz.

Diğer tarafta, bu kararınız yaşamınızın sonuna dek karşı cinsle olan tüm gönül ilişkilerinin sonu anlamına geliyorsa, birtakım ciddi problemler söz konusu olabilir.

Yalnızlık arzusu

Yaşanılan kötü ilişkilerin sonucunda mantığın; ‘Artık her şey bitti…’ demesiyle, ilerisini düşünmeden yaşamın bir kenara atılması ise insanların çoğu kez öfkeyle kalkıp zararla oturmasına neden oluyor.

Bazı kadınların bu kararları doğru insanla tanışana kadar sürüyor ve tekrar sırılsıklam aşık olmaktan çekinmiyorlar. Böyle durumda kadın, ilişkisini sadece erkeklerle kesmekle kalmayıp, sosyal yaşamdan da kopup tamamıyla yalnız bir yaşamı seçebiliyor. Kimi zaman arkadaşlarının sinema ya da yemek davetini bin bir yalan uydurarak geri çevirebilirken, giderek anti-sosyal bir hale gelen yaşamının onu depresyona sokması ise kaçınılmaz bir gerçek.

Birisine açılmak…

Uzmanlara göre insanın kendini en yakın arkadaşına bile açılamayacak kadar çaresiz hissettiği bu gibi durumlarda bir yakınınıza ya da bir psikologa açılmak olduğunu belirtiyorlar.

İşlerin neden yolunda gitmediği hakkında başkalarından duyacağınız objektif yaklaşımlar belki de size yeni bakış açılan kazandırarak sorunun aslında sizden kaynaklandığını ortaya çıkarabilir. Bu cevaplara tek yolu ise sizi iyi dinlediğine inandığınız biriyle karşılıklı konuşmaktır.

Evde temizlik kısır yapıyor!

Türk bilim adamları evde kullanılan deterjan ve temizlik ürünlerinin zehir saçtığını belirledi.

Araştırmaya göre, evde kullanılan temizlik ve kişisel bakım ürünleri insanları zehirliyor. Bu ürünlerdeki çeşitli maddeler kısırlık, kanser, astım, akciğer ve böbrek hasarı yapabiliyor.

Bugün'ün haberine göre; TÜBİTAK tarafından yayınlanan 'Bilim ve Teknik' dergisinin son sayısında yayımlanan bir araştırma evlerimizde kullandığımız temizlik ve kişisel bakım ürünlerinin ne tür tehlikeler içerdiğini göz önüne seriyor.

Hacettepe Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Adil Denizli ve Doç. Dr. Handan Yavuz'un kaleme aldığı "Evdeki zararlı maddeler" adlı makalede, birçok evsel ürün ve kozmetikte bulunan PFC adlı kimyasal maddenin kadınlarda doğurganlığı azalttığını belirtiyor.

YÜZDE 75'İ TEST EDİLMEMİŞ

Binden fazla hamile kadın üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre kadınların kanlarında yüksek seviyelerde per floro kimyasalları (PFC) tespit edildiği ve kadınların çok daha zor hamile kaldığı ortaya çıktığını vurguluyor. Uzmanlar, su, kir veya yağa dayanıklı tekstil ve deri üretiminde kullanılan PFC'lerin ayrıca tırnak cilaları, diş macunları ve cilt nemlendiriciler gibi kişisel bakım ürünlerinde de bulunduğunu kaydediyor.

Denizli ve Yavuz’a göre evsel temizlik malzemeleri, kısırlığın yanı sıra nörolojik, akciğer ve böbrek hasarları, kanser, körlük ve astım gibi ciddi rahatsızlıklara da yol açıyor. Çok kullanılan 15 bin kimyasal maddeden yaklaşık yüzde 75'inin henüz zehirlilik testi yapılmamış. Ortalama bir evde bulunan 150'den fazla kimyasal madde alerji, doğum kusurları, kanser ve psikolojik bozukluklara sebebiyet veriyor. Bunun yanı sıra kişisel bakım ürünlerinde bulunan kimyasal maddelerin 884'ü zehirli.

Vücutta birikme yapıyor

Zehirli kimyasalar hayatımıza girdikçe, vücudumuzdaki yağ dokusunda biriken zehir seviyesi de aynı oranda artıyor. Bu yönde yapılan biyobirikim çalışmaları, bazı zehirlerin yaşamımız boyunca vücudumuzda biriktiğini gösteriyor. Uzmanlara göre, evlerde kullanılan en tehlikeli üç temizleme ürünü; lavabo açıcılar, fırın ve asidik tuvalet temizleyiciler. Böcek öldürücüler ve oda spreylerinin kullanılması da tavsiye edilmiyor. Uzmanlar, genel amaçlı ürünlerden ziyade belirli amaçlara yönelik ürünler tercih edilmesini öneriyor.

Erkeklerin ilkel savunma yöntemi

Erkeklerin cinsel hayatlarındaki en büyük kabuslarından biri hiç kuşkusuz ki erken boşalmadır. Hemen her erkek hayatının bir döneminde erken boşalma sorunu yaşayabilir. Boşalma kontrol edilebilen bir reflekstir ve erken boşalmanın yüzde 100 tedavisi vardır. Peki erkekler neden erken boşalır? Erken boşalma genetik midir, yoksa öğrenilmiş bir refleks midir? Erken boşalmada psikolojinin rolü nedir? 

Erken Boşalma Eski Devirlerden Beri Var

Erken boşalmanın erkeklerin en sık yaşadığı cinsel sorunlardan biri olduğunu söyleyen Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe; "Erken boşalma, erkeğin boşalma refleksi üzerinde istemli kontrolünün olmaması durumudur. Erkekler bize en çok erken boşalma şikayeti ile başvurmaktadırlar. Erken boşalma genellikle halk arasında partnerini tatmin edemeden boşalma, penis vajinaya girmeden, değer değmez ya da penis vajinaya girdikten birkaç dakika sonra boşalma olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlar kısmen doğru olmakla birlikte aslında erken boşalma yerine denetimsiz boşalma ifadesini kullanmak daha uygun olacaktır. Yani önemli olan erkeğin ne kadar sürede boşaldığı değil, boşalma refleksi üzerinde istemli kontrolü olup olmadığıdır" dedi.

Erken boşalmanın çok eski devirlerden beri var olduğunu söyleyen Dr. Keçe; "Erken boşalma bize göre kazanılmış bir reflekstir. Çok eski devirlerde ilkel çağlarda yaşayan insanlar doğada yaşamlarını sürdürmek ve canlarını korumak zorundaydılar. Seks yaparken de bir yandan da her an vahşi bir hayvanın saldırabileceği korkusunu yaşamaktaydılar. Bu nedenle de erkek bir an önce işlerini bitirmeyi yani boşalmayı amaçlıyordu. Seksten keyif almak için huzurlu bir ortam gereklidir. Eğer huzur yoksa ve tehlike varsa vücutta adrenalin salgılanır ve kişi bir an önce bulunduğu ortamdan kaçmak ister. Yani erken boşalma da insanın kendini korumak için geliştirdiği bir savunmadan oluşmuş ve nesilden nesile aktarılmış bir davranış örüntüsüdür. Yani erken boşalma ilkel bir savunmadır" dedi.

Sevişirken İnsan En Savunmasız Halindedir

Seksin kişinin en saf ve savunmasız hali olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psk. Gülüm Bacanak; ise, "Sevişirken insan en saf, en savunmasız halindedir, tehlikelere karşı açıktır. Bu, hem dışarıdan gelebilecek fiziksel tehlikeler olabileceği gibi, hem de başka bir insanla özel bir anı paylaşma ve ona karşı korunmasız durumda olmanın yaratabileceği tehlikedir. Yani erkek bazen bu yakınlıktan korkabilir ve yakınlığa karşı bir koruma kalkanı olarak da erken boşalma ortaya çıkabilir" diye konuştu.

Erken boşalmanın birçok farklı nedene bağlı olarak oluşabildiğini söyleyen Psk. Bacanak; "Cinsel sorunla karşılaşmak ve bunu kabul etmek erkek için kolay değildir. Çünkü erkekler cinsel performansı erkekliğin göstergesi olarak görürler. Erken boşalan erkekler bu durum karşısında partnerlerinden utanırlar ve  özür dilerler. Bu çok yanlış ve yapılmaması gereken bir davranıştır. Ayrıca, bütün suçu penislerinde görürler ve penisi kontrol edemedikleri için kızarlar. Oya ki erken boşalmada suçlu olan penis değildir, olusuz düşüncelere ve bilişsel çarpıtmalara sahip olan beyindir"  dedi.

Erken Boşalma, Erkeğin Hayata Karşı Duruşu Olabilir

Erken boşalma erkeğin hayata karşı duruşu ve hayatı algılayış biçiminin bir sonucu olarak da yaşanabilir. Erken boşalan erkeklerin ortak özellikleri vardır. Bunlar;

- Hızlı yemek yerler,
- Hızlı araba kullanırlar,
- Hızlı konuşurlar,
- Her konuda aceleci ve sabırsız davranırlar,
- Çabuk sinirlenirler, stresli ve gergindirler,
- Kontrolsüz davranışları vardır,
- Ya çok çabuk güvenirler ya da güven duymada zorlanırlar,
- Kaygılı ruh halleri vardır,
- Çocukluklarında babalarıyla sorunları vardır,
- Çocukluklarında yataklarını ıslatmışlardır,
- Genellikle eğitim düzeyleri yüksektir,
- A tipi kişilik yapısına sahiptirler. Yani rekabetçi, sosyal alanda ve mesleğinde hırslı, sabırsız, aynı anda birkaç iş yapmayı seven, insanlara ve olaylara çabuk sinirlenen, onaylanmayı bekleyen, sorunlu bir dinlenme tarzı olan, daima telaşlı, vb. özellikleri vardır. Eğer erkek bu özelliklerini kontrol edemezse yatakta boşalmasını kontrol etmesi de çok zordur. Çünkü erken boşalma erkeğin hayata karşı bir duruşu, varoluş şekli de olabilir.

Sestod Nedir Sestodlar ve Genel Ozellikleri

Sestod Nedir, Sestodlar ve Genel Özellikleri

Sestodlar vücutları yassı, halkalara ayrılmış, uzun ve şerit şeklindeki helmintlerdir. Boyları 3-5mm olabildikleri gibi, 8–10 m uzun olanları da mevcuttur. Vücutları şekil ve fonksiyon bakımından 3 farklı kısım içerir:
1.         Baş (skoleks)
2.         Boyun
3.         Halkalar (segment, proglottis)
Baş, üzerindeki vantuz veya çengelleri ile parazitin barsak duvarına tutunmasını sağlar. Boyun bölgesi ince ve segmentsizdir. Halkalar boyundan tomurcuklanma ile meydana gelirler. Halkaların boyna yakin olanları en genç olanlarıdır. Boyundan uzaklaştıkça genital organlar oluşur ve olgun halkalar meydana gelir. Daha da ileride gebe halkalar yer alır. Sestodlar hermafrodittir

Şeritler olarak da bilinen bu gruptaki parazitlerden Taenia saginata, Hymenolepis nana, Hymenolepis diminuta ve Türkiye’de insanlarda rastlanılmayan Taenia solium ve Diphyllobothrium latum olmak üzere 5 tür insanlardaki enfeksiyonların önemli bir bölümünü oluşturur
Taenia saginata Morfoloji
Çiğ et tüketiminin yaygın olduğu yerlerde sık görülen Taenia saginata zorunlu insan parazitidir, erişkinleri başka bir canlıda görülmez. Kesin konağı insan, ara konağı başta sığır olmak üzere otçul hayvanlardır. 1000–2000 arasında halka içerebilen parazit, 10metre uzunluğuna ulaşabilir. Rostellar çıkıntısı ve çengelleri olmadığından silahsız tenya olarak da bilinir. Armut şeklinde ve toplu iğne başı büyüklüğünde olan skoleks vardır. Skoleksinde eliptik şeklinde 4 çekmen bulunur. Enfekte bir insanda parazitin olgunlaşmış son gebe halkası strobiliadan koparak ayrılır ve kendi aktif hareketi ile veya dışkılama sırasında anüsten çıkar. Aktif hareketle anüsten çıktığı için, halk arasında “abdest bozan” olarak ta bilinir. Halkalarında yumurtlama deliği yoktur. Toprağa ulaşan halka parçalanarak yumurtalar etrafa saçılır. Tomurcuklanma ile boyundan oluşan halkaların sayısı 1200–2000 arasında değişir (48). Halkalar içlerindeki genital organların olgunluk derecelerine göre üçe ayrılır

1)    Genç Halkalar: Genital organ henüs gelişmemiştir. Boyuna en yakın organdır. Eni boyundan uzun olan halkalardır.
2)    Olgun Halkalar: Genç halkalardan sonra gelirler. Genital organlar olgunlaşmamıştır. Boyları ve enleri hemen hemen birbirine eşittir.
3)    Gebe Halkalar: Boyları 16–20 mm eni 4–7 mm’dir. Bu halkalardaki döl yatağı ortadan boyuna ve yana dallar veren bir boru şeklindedir. İçleri yumurtalarla doludur fakat yumurtlama deliği olmadığından yumurtalar halkanın parçalanması ile serbest hale geçerler.
Taenia saginata yumurtaları yaklaşık 35 mikron çapında, yuvarlak veya ovaldir. Kabuğu düz, kalın, enine çizgili görünümde ve sarı-kahverengidir. İçinde 6 çengelli onkosfer bulunur. Bazen kabuk etrafında vitellus zarı bulunur. Taenia yumurtasının kabuğu verem basili gibi asit ve alkole dirençlidir. Yapılan hesaplamalara göre bir gebe halkadaki yumurta sayısı 120 bine yakındır ve bir şeridin senelik yumurta sayısı 600 milyona ulaşır (85, 88, 113). Taenia saginata yumurtalarının canlı kalış süresi sıvı dışkıda 71 gün, şehir kanalizasyonlarında 16 gün, pastırmalarda 14 gün ve sucuklarda 3–7 gündür

Nematod Nedir Nematodlar ve Genel Ozellikleri

Nematod Nedir, Nematodlar ve Genel Özellikleri

Nematodlar (yuvarlak solucanlar) uzun, silindirik ve segmentsiz ip şeklinde parazitlerdir. Boyları bir kaç mm’den bir metreye kadar değişebilir. Medikal açıdan önemli nematodlar genellikle biseksüeldir ve erkekleri dişilerden daha kısadır. Strongyloides cinsinde farklı olarak döllenmemiş yumurtadan gelişim oluşabilir
Vücutlarının ön kısmında bir ağız mevcuttur. Bunu takip eden özafagus ve arkadan anüsle dışarı açılan bağırsak gelmektedir.
Nematodlara bağlı enfeksiyonlar genelde asemptomatik geçirilir. Ancak, özellikle çocuklarda olmak üzere, çok sayıda alındıklarında anemi, malnütrüsyon, fiziksel ve zihinsel gelişimde azalmaya neden olabilirler
İntestinal nematod enfeksiyonlarının coğrafik dağılımı sosyoekonomik ve temizlik alışkanlığı ile yakın ilişki gösterir. Ascariasis, kancalı kurt enfeksiyonları, strongyloidiasis ve trichuriasis gibi topraktan geçen intestinal nematod hastalıkları dünyadaki en yaygın enfeksiyonlar arasındadır . Enterobius vermicularis için farklı olarak toprak zorunlu değildir ve insandan-insana doğrudan bulaştırılabilir

Helmint Nedir Helmintler ve Genel Ozellikleri

Helmint Nedir, Helmintler ve Genel Özellikleri

Helmintler farklı sinir sistemi ve organları ile kompleks çok hücreli organizmalardır. İnsanlar için patojen olan nemathelmintler (nematodlar-yuvarlak solucanlar) ve plathelmintler (yassı solucanlar) olarak sınıflandırılır. Yassı solucanlar ayrıca trematodlar (yaprağımsılar) ve sestodlar (şeritler) olmak üzere iki tipe ayrılır

Trematod ve sestodların yaşam döngüsünde birden çok konak vardır. Sestodlar için genel olarak (D. latum hariç) memeli tek bir ara konak ve bir son konak yeterliyken, trematodlar için birden çok ara konak gerekli olması nedeniyle toplumda; sestodlarla oluşan hastalıklara, trematodlar ile oluşan hastalıklardan daha çok rastlanılır

Bakteri, virüs ve protozoonların aksine, helmintlerin çoğunluğu insan vücudunda yaşam döngüsünü tamamlayamadığından sayısını arttıramaz. Bu nedenle genelde alınan enfektif parazit sayısı enfeksiyonun ağırlığını belirler

Protozoon Nedir Protozoonlar Hakkinda

Protozoon Nedir, Protozoonlar Hakkında

Giardia intestinalis
Giardia lamblia ve Giardia duodenalis de denilen bu parazit sıcak ülkelerde daha fazla olmak üzere tüm dünyada yaygın olarak bulunur. İnsanın ince bağırsağında genellikle duodenuma, jejunumun üst kısmına, nadir olarak da safra yollarına yerleşir. 1861 yılında Leeuwenhoek tarafından tanımlanan ilk parazit protozoon oluşu ona tarihi bir kimlik kazandırmıştır.
Morfolojisi:
G. intestinalis’in yaşam döngüsünde trofozoit ve kist dönemleri vardır. Trofozoitleri ortasından ikiye bölünmüş armut şeklinde (ön taraf yuvarlak ve genişlemiş, arka taraf ise incelmiştir) olup, 9-21 mikrometre boyunda, 5–15 mikrometre enindedir. Boyalı preparatlarda iki çekirdeği, dört çift bleforoplastı ve bunlardan çıkan dört çift kamçısı görülebilir. Kamçılar çift olarak ön, yan, ventral ve posterior pozisyonlarda yerleşmişlerdir. Ventral yüzeyde, vücudun dörtte üçünü kaplayan ve parazitin konağın bağırsak çeperine yapışmasını sağlayan bir emici disk bulunur. Yuvarlak veya oval olan çekirdekler önde ve emici disk bölgesindedirler. Çekirdek zarının iç yüzeyinde kromatin tanecikleri yoktur; çekirdekcik ise genellikle santraldir. Serum fizyolojik içinde hazırlanmış taze preparatlarda trofozoitin hareketi çok tipik olup sıçrama ve bükülme şeklindedir Giardia intestinalis trofozoitlerinin bağırsak içeriğine karışıp yuvarlaklaşması ve bir cidar ile çevrelenmesi sonucu şekillenen kist formları ince bağırsaklarda başlayıp kolonun üst kısmında gelişimini tamamlar.
Oval, bazen yuvarlak ve çift çeperli olan kistler 8 – 10 mikrometre boyunda, 7 – 10 mikrometre enindedir. Serum fizyolojik içinde hazırlanmış preparatlarda kist duvarı yeşil röfle verir. Başlangıçta iki çekirdekli olan bu kistler, çekirdeklerin bölünmesi sonucunda dört çekirdekli olurlar.
Dört çekirdekli olgun kist, parazitin yeni bir konağa bulaşmasını veya otoinfeksiyonu sağlayan, bulaştırıcı evrim dönemidir. Giardiozda parazitin vücuda giriş yolu ağızdır.

Makyaj kadınları iyimser yapıyor

Kadınların neden makyaj yapmayı sevdiklerini araştıran bilim adamları, yüzünü aynada makyajsız gören kadının, makyajdan sonra yüzünün başkalarına nasıl görüneceği öngörüsü ve iyimserliğiyle harekete geçtiğini belirlediler.

Daily Telegraph’ın haberine göre, bir Japon kozmetik firması için, beyin uzmanı Dr. Ken Mogi ve ekibi tarafından yapılan ve 2 yıl süren araştırmada, kadının yüzünü makyajlı ve makyajsız olarak nasıl algıladığıyla ilgili beyinde farklı faaliyetlerin bulunduğu belirlendi.

Beyin tarama cihazı kullanan bilim adamları, beynin kaudat çekirdeğindeki faaliyetleri incelediler. Tarama sonucunda, bir kadın kendini makyajsız gördüğü vakit başkalarının kendisini nasıl göreceğini öngördüğünü ve beynin “ödül sisteminin” harekete geçerek zevk hissi veren dopamin salgıladığını saptadılar.

Araştırmacılardan Keişi Saruwatari, “Daha önceki araştırmalardan biliyoruz ki, beynin bu bölümü harekete geçtiğinde belli faaliyetlerden zevk alırız. Bunu şöyle yorumluyoruz; bir kadın yüzüne baktığında makyaj yaptığı zaman nasıl görüneceğini tahayyül ediyor” dedi.

Saruwatari, “Burada beklenti, teşvik ve hevesin bir karışımı söz konusu. Makyaj kadınlarda, diğerleriyle ilişki kurulmasına ve zevk duyulmasına katkıda bulunuyor” diye ekledi. Bilim adamları araştırmadan önce, kadınların makyajdan sonra pozitif hisler içine girdiklerini düşünüyorlardı.

Bunun kadınlar arasında yapılan bir araştırma olduğunu hatırlatan bilim adamları, bir erkek sabah traş olduğunda ve yüzüne traş kolonyası sürdüğünde de benzeri hisler içinde olabileceğini söylediler.

Mideniz de Grip Olur!

Havalar soğumaya başladıkça hastalıkların adını daha çok duymaya başladık, özellikle de gribin... Peki midenizin de grip olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?

Aslında hastalıklar özellikle de bulaşıcı hastalıklar havanın soğumasından değil; insanların kapalı ortamlarda çok daha fazla bulunmasından dolayı artış gösteriyor. Özellikle çocuklarda kreş ve okul dönemlerinde görülen enfeksiyon ve hastalıklar çok daha bulaşıcı. Bunlardan biri de bu yıl itibariyle adını daha sık duymaya başladığımız norovirüsü. Adını ilk duyduğumuzda ‘O da ne!’ dediğimiz bu virüs rota virüsüyle karıştırılsa da çok daha farklı ve korunmak için bir aşısı yok…

Hisar İntercontinental Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İzlem Göçmen’le A’dan Z’ye norovirüsünü konuştuk.

- Norovirüsü nedir?
Norovirüs daha önceleri “Norwalk-like virus” olarak bilinen ve calicivirus olarak adlandırılan bir virüs grubunun üyesidir. Bu virüsle enfeksiyon, mide ve bağırsakları etkileyerek mide gribi adı verilen gastroenterit hastalığına yol açar.

- Hangi yaş grubunda etkilidir?
Norovirüs herkese bulaşma özelliğine sahip ve bir insanın ömrü boyunca defalarca nüksedebilen bir virüstür. Norovirüsler, öncelikle büyük çocuklar ve erişkinlere bulaşırlar. Rotavirüslerden sonra, akut mide gribinin ikinci en önemli sebebi Norovirüslerdir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde Norovirüs enfeksiyonları erken çocukluk çağı sırasında görülmeye başlar.

- Kimler risk altındadır?
Birçok farklı Norovirüs alt grubu vardır ve hastalık geçirildikten sonra bağışıklık uzun süreli değildir. Bu yüzden Norovirüs infeksiyonu bir insanın ömrü boyunca nüksedebilir. Ek olarak, genetik faktörlerdeki farklılıktan dolayı, bazı insanlara bulaşıp, bunu daha şiddetli hastalıklara çevirmesi de söz konusu olabilir.

- Belirtileri nelerdir?
Norovirüs enfeksiyonu; mide, ince ve kalın bağırsaklarda iltihaplı bir hastalık olan mide gribine sebep olur. Bu hastalığın belirtileri; bulantı, kusma ve/veya kramplı ishaldir. Bazı insanlarda baş ağrısı, ateş/üşüme ve kas ağrılarına da sebep olabilir. Belirtiler genellikle kısadır ve yalnızca 1-2 gün sürer. Bununla birlikte bu kısa süre zarfında kişiler kendilerini çok hasta hissedebilir, kusabilir, genellikle hırçın ve dikkatsiz olabilir. Şikayetler genellikle mikrobun alımından 24 ila 48 saat sonra başlar, ancak en erken 12 saat sonra ortaya çıkar.

- Kişiyi etkileme süresi nedir? Çocuklarda ve yetişkinlerde hastalık süresi nasıldır?
Kuluçka süresi 12 ile 48 saat arasıdır. Bulantı, ani başlayan ishal, hafif baş ağrısı, ateş (%50) ve titreme görülür, semptomlar 36 saatte geriler. Sıvı alarak ve diyet ile geçer. Özellikle küçük çocuklarda, yaşlılarda, düşkünlerde ve vücut direncinin düşük olduğu; kalp hastalığı, akciğer hastalığı, şeker hastalığı, kronik böbrek hastalığı gibi hastalıkları bulunanlarda şiddetli seyredebilmektedir.

- Dönemsel bir virüs müdür? 
Norovirüs, kış aylarında mide-bağırsak sistemine yerleşip bulaşma olasılığı yüksek salgınlar şeklinde seyreder.

- Bulaşıcı mıdır?
Norovirüslar, enfeksiyonu kapmış insanların gaita ya da kusmuklarında bulunur. İnsanlar, Norovirüs bulaşmış yiyecek ya da içecekleri tüketerek, Norovirüs bulaşmış eşyalara dokunup, ellerini ağızlarına sürerek enfeksiyonu kapabilirler. Bulaşıcılık, kirli ellerle veya gaita ya da kusmuk bulaşmış çalışma yüzeyleriyle direkt temasla veya kusmuktan yayılan küçücük bir damlacığın hava yoluyla yiyecek, su ve yüzeylere taşınmasıyla gerçekleşebilir. Salgınlara özellikle kirli sularda yetişen kabuklu deniz hayvanlarının tüketimi, salatalar ve donmuş gıdalar sebep olur.

- En çok hangi ortamlarda bulaşma riski vardır?
Norovirüs enfeksiyonu; hastaneler, okullar, kamplar gibi kapalı ve kalabalık ortamlarda hızlı bir şekilde insandan insana ya da kirli gıdalarla bulaşır ve salgınlar yapar.

- Hastalığın atlatılma sürecinde kan grubunun bir önemi var mıdır?
Kan grubu 0 olanların norovirüs enfeksiyonuna karşı bir yatkınlığı vardır. Kan grubu B ve AB olanlar Norovirüs enfeksiyonuna karşı kısmi olarak korunurlar.

- Virüsten korunmak mümkün mü?
Salgınlar hijyen standartlarının yükseltilmesi ile önlenebilir. Bunun için eller sık sık yıkanmalıdır. Özellikle tuvaletlere girmeden önce ve sonra, yemek hazırlama ve yemek yeme öncesi ve sonrasında eller yıkanmalıdır. Norovirüs enfeksiyonu geçiren bir kişinin bulunduğu ortamda tuvaletlerdeki kusmuk ve gaitalar su ile uzaklaştırılmalı ve iyice temizlenmelidir. Hastanın temas ettiği yüzeyler dezenfekte edilmelidir.

- Korunmak için bir aşı var mı? Tedavisi nasıl?
Genellikle Norovirüslara karşı ilaç tedavisi ve koruyucu aşı yoktur. Norovirüs enfeksiyonlarına antibiyotiklerle de müdahale edilemez. Norovirüs hastalıkları, sağlıklı bireylerde kısadır. İshal ve kusmalı hastalıkları olan insanların, su kayıplarını önlemek adına bol sıvı tüketmeleri gerekir. Su kaybı çocuklar, yaşlılar, hastalar arasında Norovirüs enfeksiyonunun en ciddi sonucudur. İnsanlar, oral rehidrasyon sıvıları (ORS) ya da su içmek suretiyle su kaybı ihtimallerini azaltabilirler.

- Kişi hastalığı geçirdikten sonra bağışıklık kazanır mı? Yoksa tekrarlayan bir hastalık mıdır?
Evet, bir insan hayatı süresince birçok kereler Norovirüsla infekte olabilir. Bunun sebebi; çok farklı Norovirüs tipleri olması ve virüsün bir tipiyle infekte olmanın, daha sonra başka bir tipiyle infeksiyonunu önlememesidir. Bu sebepten dolayı, Norovirüsa karşı bir aşı geliştirmek zordur.

25 Aralık 2012 Salı

Ekonomiye Kadın Gücü

ekonomiyekadiningucu

Ekonomiye Kadın Gücü projesi, dar gelirli kadınların ekonomik üretime katılımını teşvik etmek, sosyal ve ekonomik olarak güçlenmelerine katkıda bulunmak amacıyla, kadınların gelir getirici bir işe başlamasına veya işini büyütmesine destek olmayı hedefliyor.

Bu hedefin gerçekleşmesinde, küçük bir sermaye desteği ile dar gelirli kadınların ekonomik üretime başlamasına imkan tanıyan Mikrokredi Sistemi temel alınıyor. Mikrokredi, dünyada ilk olarak 1973 yılında Nobel Barış Ödülü sahibi Prof. Muhammed Yunus öncülüğünde yoksulluğun çok yoğun bir şekilde yaşandığı Bangladeş'te "Grameen Bank" altında faaliyetlere başladı. Prof. Muhammed Yunus, bu uygulamayı ilk olarak genç bir kadına bambu sepeti yapması için 6 $ kredi vererek başlattı.

Küçük sermayelerle değişen hayatlar

Türkiye'de 2003 yılında Prof. Muhammed Yunus'un girişimleriyle Grameen Trust ve Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) tarafından ortaklaşa başlatılan Türkiye Grameen Mikrofinans Programı pekçok dar gelirli kadının işe başlaması için cansuyu/başlangıç kredisi sağlayarak, teminat ve kefalet gerektirmeden finansman erişimi kısıtını ortadan kaldırarak onbinlerce kadının hayallerini gerçekleştirmesine destek oluyor.

Yoksullukla Mücadelede Yenilikçi Yöntem: Sosyal Finansman

Türkiye'de her 5 kadından biri yoksulluk sınırında olup kendi potansiyelini gerçekleştirmeyi, ailesine ve toplumsal üretime katkıda bulunmayı bekliyor. Türkiye Grameen Mikrofinans Programı'nın yaygınlaştırılması amacıyla, TİSVA ve Turkcell işbirliğinde hayata geçen Ekonomiye Kadın Gücü, Türkiye’de ilk defa sosyal borçlanma modelinin hayata geçirilerek kadınların gelir getirici işler yapması için küçük sermaye desteği sağlayan Mikrokredi Sistemi’ne yeni kaynak oluşturulmasını hedefliyor.

Sosyal inovasyon niteliği taşıyan bu yenilikçi model sayesinde sayesinde artık dileyen herkes dar gelirli kadınlara borç verebilecek, bağış yapabilecek, dar gelirli kadınların hayallerine kavuşmasına bireysel olarak destek verebilecek .Çünkü, Kadına Destek, Topluma Destektir.
Ekonomiye Kadın Gücü projesi ile kadınlarımız daha çok üreterek ekonomiye katılacak,
hayallerini büyütecek, ailelerine ve geleceğe yatırım yapacak, Türkiye kazanacak.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

24 Aralık 2012 Pazartesi

Parazitlerin Konak Uzerindeki Etkileri

Parazitlerin Konak Üzerindeki Etkileri

Soyucu ve Sömürücü Etki: Parazitler gereksinimleri olan besini, bulundukları organdan, bağırsak boşluğu, hücre veya dokudan veya kandan sağlarlar. Sayıları ne kadar fazla ise besin ihtiyaçları da o derece artar, ayrıca organın hayatsal işlevi de bu etkide rol oynar.
Toksik Etki: Parazitlerin enda ve ekzo toksinleri, hücre ve dokularda etkisini gösterir. Çeşitli parazitler kanın pıhtılaşmasını durduran, eritrositleri eriten, sayılarını azaltan toksinler, eozinofili ve lökositoza neden olan çeşitli kimyasal maddeler salgılarlar.
Travmatik Etki: Parazitlerin kendileri veya yumurtalarının çeşitli organelleri travmatik etki yaparlar. Parazit ne kadar büyük olursa olsun bu etki o kadar fazladır. Çeşitli ağız organelleri, artropodların hortumları, dikenli yumurtası olan trematodlar devamlı olarak dokularda yırtılmalara ve kanamalara sebep olurlar. Böyle durumlarda özellikle bağırsak boşluğunda oluşan yaralardan, florya dahil mikroorganizmalar vücut içine girebilirler ve sekonder enfeksiyonları kolaylaştırırlar.
Mekanik Etki: Parazitler çeşitli organlar üzerinde basınç ve tıkama gibi mekanik etkiler yaparlar. Örneğin, bağırsakta bir araya gelerek yumak oluşturan askarisler bağırsaklarda tıkanmaya yol açabildikleri gibi Ductus choledocus’a girerek safranın barsağa akmasına engel olabilirler.
İrritatif (tahriş edici) Etki: Parazitlerin bu etkisi, organizmaya yabancı cisimlerin yaptıkları reaksiyonlara benzer. Parazitin etrafında iltihap reaksiyonu oluşur. Oluşan bu reaksiyon hayati önemi olan bir organda ise kötü sonuçlar doğurabilir. Örneğin Entamoeba histolytica karaciğerde veya beyin dokusunda abse veya menengosefalit tarzında iltihabi olaylara neden olur ve hatta ölüme götürebilir.
Litik ve Allerjik Etki: Birçok parazitin kollagenaz, mukopolisakkaridaz, proteinaz gibi enzimleri vardır ve bu enzimlerle dokularda erimeye neden olurlar. Allerjik etki ise parazitin kendi vücuduna karşı veya onun salgılarına karşı oluşan reaksiyon sonucu görülen bir olaydır. Örnek olarak sivrisinek bir insanı soktuğunda ısırık yerinde bir kızarıklık ve kaşıntı oluşur. Bu sivrisineğin tükrük salgısının irritatif etkisindendir. Bazı kişilerde bu cevap çok daha dramatiktir ve bütün vücutta yaygın, geniş ürtiker plakları oluşumu ile karakterizedir. İşte bu olay alerjik etki sonucu oluşur (48). Parazit hastalıklarının çoğunda konağı, enfekte eden aynı parazit türü süperparazitizmden korur. Ancak parazit atıldıktan sonra enfeksiyon tekrar gelişebilir. Sıtma ve Toxoplasma enfeksiyonlarında olduğu gibi, sürekli düşük düzeylerde devam eden enfeksiyon aynı parazit türüne karşı kısmi bir koruyuculuk sağlayabilir. Birçok viral ve bakteryel hastalıkların aksine parazit enfeksiyonlarında kalıcı ve tam bağışıklık genellikle gelişmez. Farklı olarak kutanöz leishmaniasis bu genellemenin dışında kalır.
Helmint enfeksiyonlarına karşı gelişen bağışık yanıtın en önemli özelliği eozinofili ve IgE antikorlarının üretimidir.

Medikal Parazitoloji

Medikal Parazitoloji

Medikal parazitolojide (1) Protozoonlar, (2) Helmintler, (3) Artropodlar olmak üzere üç ana bölüm önem taşır.
(1)  Protozoonlar: Tek hücreli ökaryotik canlılardır. Bunlarda doku ve organlardan bahsedilmez; organ görevini gören birimlerine “organel” denir; katı ve sıvı besinlerle beslenirler; besinler absorpsiyon, fagositoz veya pinositozla alınır; bazılarında “sitoztom” denilen hücre ağzı ile “sitopig” denilen bir hücre anüsü vardır. Hareket organeli olarak kamçı (bazen buna ek olarak dalgalanan zar da vardır), yalancı ayak veya kirpik bulunur; bazılarında ise bariz hareket organeli yoktur; bazıları eşeyli bazıları ise hem eşeyli hem de eşeysiz ürer. Protozoonlarda eşeysiz üreme basit ikiye bölünme, şizogoni ve tomurcuklanma şekillerinden biriyle olur. Eşeyli üreme ise gametogoni ya da konjugasyonla gerçekleşir.

(2) Helmintler: Helmintler farklı sinir sistemi ve organları ile kompleks çok hücreli organizmalardır. İnsanlar için patojen olan nemathelmintler (nematodlar-yuvarlak solucanlar) ve plathelmintler (yassı solucanlar) olarak sınıflandırılır. Yassı solucanlar ayrıca trematodlar (yaprağımsılar) ve sestodlar (şeritler) olmak üzere iki tipe ayrılır.
(3) Arthropodlar: Segmentleşmiş vücutları (baş,göğüs, karın) ve iyi gelişmiş sindirim ve sinir sistemleri bulunur. Insecta (6 ayaklı) ve arachnida (8 ayaklı) sınıfları insan için önemlidir. Arthropodların vücut üzerine yerleşmesi, gelişmesi ve çoğalması enfestasyon olarak adlandırılır

Parazit Nedir Parazitler Hakkinda

Parazit Nedir Parazitler Hakkında

Genel Tanımlar
Herhangi bir canlının içinde veya üzerinde, o canlıya zarar vererek yaşamını sürdüren diğer canlılara “parazit” adı verilmektedir. Parazitlerleri yaşadıkları yerlere göre iç veya dış parazitler (endo, ekto parazitler), yaşamlarına göre devamlı (sürekli) ve geçici (periyodik) parazitler olarak değişik şekillerde adlandırmak mümkündür. İç parazitleri ise doku içi ve hücre içi parazitleri olarak gruplandırılabilir. Bazı parazitler tüm hayatları boyunca parazit olarak yaşadıkları halde bazıları hayatlarının sadece bir kısmında parazit olarak yaşarlar
Farklı canlıların birlikte yaşamasına simbiyoz yaşam denir. Simbiyoz yaşam 3’e ayrılır:
1. Commensalism (Sığıntılık): Birlikte yaşayan iki canlıdan biri diğerinden barınma, beslenme, taşınma gibi konularda yararlanır fakat diğer bu ilişkiden ne zarar ne de yarar görür. Ör: İnsanın kalın bağırsağında yaşayan Entamoeba coli, başka bir örnek te Naucrates ductor adlı kılavuz balığının köpek balığının parçaladığı avının kırıntıları ile beslenmesidir.
2. Mutualism (Yardımlaşma): Birlikte yaşayan iki canlı birbirlerine karşılıklı olarak yarar sağlarlar. Mutlak olarak birbirlerine bağımlıdırlar. Yani biri olmadan diğeri olamaz. Termitler ile barsaklarında yaşayan kamçılılar arasındaki ilişki bu tiptir. Selülozlu besinlerle beslenen termitlerde selülozu sindiren enzim yoktur. Bu enzime sahip olan kamçılılar, termitlerin besin maddesi olan odunu sindirirler ve hem kendilerinin hem de termitlerin beslenmesini sağlarlar. Sığırlar ile işkembelerinde yaşayan kirpikliler arasında da bu tip bir ilişki vardır.
3. Parasitism (Parazitlik): Bu tip yaşamda, birlikte yaşayan iki canlıdan biri diğerine mutlak bağımlıdır ve onun zararına yaşamını sürdürür, öbür canlı ise bu birlikte yaşamdan herhangi bir yarar sağlamaz, aksine zarar görür. Bu ilişkide, parazitik yaşamı benimseyen canlıya parazit, parazitin üzerinde veya içinde yaşadığı canlıya da konak denir.

23 Aralık 2012 Pazar

Cocuklarda Ay Ay Gelisme

Çocuklarda Ay Ay Gelişme

Gelişmenin değerlendirilmesinde kullanılan ölçütler aşağıda sıralanmıştır: • Kemiklerin olgunlaşma derecesi
  Dişlerin gelişmesi, çıkması ve değişme yaşı
  Nöromotor gelişme derecesi
  Zeka düzeyi ve psikososyal gelişme
  Cinsel gelişme düzeyi
Değişik Yaşlarda Nöromotor-Psikososyal Gelişme  Düzeyi
Yeni doğan (0-4 hafta)
Fizyolojik hipertoni vardır. Ekstremitler fleksiyon durumundadır. Gövdesinden tutularak yüzüstü kaldırılınca (ventral süspansiyon) baş öne düşer. Yüzüstü yattığı zaman başını bir taraftan diğer tarafa doğru çevirir, ancak eşyayı göremez, İşitmesi iyidir. Moro refleksi pozitiftir. Havada ayaküstü tutulunca yürüme hareketleri yapar. Yakalama ve emme refleksleri vardır. Etrafla sosyal ilgisi pek yoktur. Açlığı ağlamakla belli eder.
1 Aylık bebek gelişim
Fleksiyon durumu ve hipertoni azalmaya başlar. Yüzüstü tutulunca (ventral süspansiyon) başını kısa süre düz tutabilir. Eller yumruk şeklinde sıkılmış durur. Oturtulursa baş öne düşer.

2 Ay
Yüzüstü yatırıldığı zaman başını kaldırabilir. Ventral süspansiyonda başını gövde düzeyinde rahatlıkla tutar. Dik tutulduğunda başını iyi tutar. Eşyayı takip edebilir. Sosyal davranışlar başlamıştır. Gülümseyerek memnuniyetini ifade eder. Sesleri dinler, kendine özgü sesler (volkalizasyon) çıkarır, sesleri taklide çalışır (mimik).
3 Ay
Yüzüstü pozisyonda kollarına dayanarak baş ve göğsüne kaldırabilir. Oturtulursa, başını bir süre tutar, sonra baş sallanmaya başlar. Eşyalara uzanır, ancak hizalayıp yakalayamaz. Moro ve yakalama refleksleri kaybolmuştur. Kendini koruma reaksiyonları (dokunulursa ayağını çekme gibi) yapmaya başlar. Müzikten hoşlanır, kendi kendine konuşması artar. Eline oyuncak verilirse kısa bir süre tutar. Eşyayı hemen görür ve iyi takip eder. Sırtüstü yatarken kendi ellerini hareket ettirerek seyreder.
6 Aylık bebek gelişimi
Oturtulursa başını rahat tutar, kısa süre oturtulmaktan hoşlanır. Yakınındaki eşyaya uzanır, yakalar ve ağzına götürür. Ayakta tutulunca basmaya çalışır. Düğme gibi küçük cisimleri görebilir, ancak yakalayamaz. Yüksek sesle güler. Annesini veya süt şişesini görünce sevinerek heyecan sesleri çıkarır. Elleriyle ve elbisesi ile oynar. Elindeki eşyaya bakar ve ağzına götürür. İki elini birleştirebilir.
7 Ay
Kendisi yüzüstünden sırtüstüne dönebilir. Emeklemeye başlar. Gövdesini öne doğru eğerek yardımsız oturabilir. Ayaküstü bastırılınca zıplama hareketleri yapar. Büyükçe cisimleri uzanıp alabilir; bir elindeki eşyayı öbür eline geçirebilir; küçük cisimleri almaya çalışır. Aynaya bakmaktan hoşlanır; azarlanınca veya sevilince reaksiyon verir. Oyuncağını sallayarak oynar. Ayağını ağzına götürebilir. Öğretilirse bardaktan içebilir ve katı besinleri çiğnemeye başlar. İstediği yapılmazsa ağlar. Yabancıları yadırgamaya başlar.
10 Ay
Yatar durumdan oturur duruma geçebilir. Kendini çekerek ve tutunarak ayağa kalkabilir. Emekleyerek veya oturur durumda sürünerek hareket edebilir. Eşyayı baş ve işaret parmağı ile gösterir. Küçük cisimleri yakalayabilir. Elindekini isteyerek yere atar, düşeni tekrar almaya çabalar. İsmiyle çağrılınca reaksiyon verir. Basit oyunlardan (el çırpma, bebek okşama, başbaş yapma) anlamaya başlar. Şişeyi veya bisküviyi eliyle tutarak kendisini besleyebilir.
12 Ay
Bir elinden tutulursa yürür. Ayakta yardımsız kısa süre durabilir. Odadaki eşyalara tutunarak hareket edebilir. Basit emirleri anlamaya ve yapmaya başlar. 2–4 kelimeyi anlayarak söyler. Top ile oynar. Giydirirken hareketleriyle annesine yardım eder. Resimli kitaplara bakmaktan hoşlanır. Yabancıları yadırgar.
15 Ay aylık bebek gelişim
Yardımsız kalkar ve yürür. Yürüyüşü paytak, adımları düzensizdir. Merdivenleri emekleyerek çıkar. Basit emirleri yapar. Kalem ile çizgi çizebilir. 2 küpü birbiri üzerine koyabilir. Düğmeyi şişenin içine koyar. 4–6 kelimeyi anlayarak söyler. Bildiği eşyayı isimleriyle çağırır. Diğer söyledikleri anlaşılmaz. İsteklerini işaret ile belirtir, altını ıslattığı zaman annesine gösterir (mesane kontrolünün ilk işareti). Eşyayı yere atmaktan hoşlanır.
18 Ay
Acemice koşar. Alçak iskemleye oturur, büyük iskemlesine tırmanabilir. Bir elinden tutulunca merdiven çıkabilir. Çekmece ve dolapları karıştırır. 3 küpü üst üste koyabilir. Vertikal çizgiyi taklit edebilir. Düğmeyi şişeden çıkarabilir. Topu kısa mesafeye atabilir. 10 kelimeyi anlayarak söyler. Resimleri tanır ve adlandırır. Yemeği kendisi yemeye başlar. Tepinme gibi kızgınlık reaksiyonları göstermeye başlar.
2 Yaş
Rahat olarak koşar. Tek ayağını kullanarak yardımsız merdiven inip çıkabilir. Topa tekme vurabilir. Kitap sayfası çevirir, kapı tokmağını çalabilir.6 küpü üst üste koyabilir. Kalem ile daire ve enine çizgi çizebilir. Kâğıdı ikiye katlayabilir. 2–3 kelimelik cümleler yapar. Ben, sen, o gibi kavramları anlar. Burun, ağız ve yüz kısımlarını tanır ve gösterir. Çatal ve kaşığı iyi tutar. Masal dinlemekten hoşlanır. Büyük ve küçük abdestini haber verir. Ani seslerden korkar.
2.5 Yaş çocuk gelişim
Sıçrayabilir, ayak parmakları üzerinde durabilir. İsmini bilir. Ev işlerinde annesine yardımcı olmaktan hoşlanır. Genital organları ile ilgilenmeye başlar. Kendisi tuvalete gidebilir. Renkleri ayırt etmeye başlar.
3 Yaş
Merdivenleri iki ayakla rahatça çıkar. 3 tekerlekli bisiklete biner. Tek ayak üzerinde bir süre durabilir. Kalemi güzel tutar. Daire çizebilir. Yaşını ve cinsini bilir. 3 sayıyı ve 6 hecelik cümleyi tekrarlayabilir, 10’a kadar sayabilir. Ağlaması ve yabancıları yadırgaması azalmıştır. Düzeni sever. Kıskançlık belirtileri fazladır. Karanlıktan, hayvanlardan korkar.
4 Yaş
Tek ayak üzerinde sıçrayabilir. Makas ile kağıt kesebilir. Baş ve gövdesi belli olan (iki kısımlı) adam resmi yapabilir. Birden fazla renk tanır. Dişini fırçalayabilir. Benlik duygusu kuvvetlenmiştir.
5 Yaş
Üçgen resmi yapabilir. İki eşyadan daha ağır olanını ayırt edebilir. 4 renk bilir. Paraları tanımaya başlar. Kendisi giyinir ve soyunur. Kelimelerin anlamını sorar. Grup oyunlarından, evcilik oyunundan hoşlanır. Adam resmi yapabilir. Birkaç harf bilir ve yazar. Korkuları azalmıştır. Yabancıları başlangıçta yadırgar, ancak çabuk alışır. Sorumluluk verilmesi hoşuna gider. Hafızası iyi gelişmiştir. Okul rutinini rahatça benimser.
Okul Çocuğu
6 yaşından cinsel olgunlaşma belirtilerinin başladığı puberte çağına kadar çocuğun gelişmesinde başlıca özellikler, anne ve babaya olan yakın ilgisinin giderek azalması, öğrenme, yarışma, ödev, sorumluluk ve başarma duygularının yerleşmesidir

Cocuklarda Buyume

Çocuklarda Büyüme

Çocukluk çağı, döllenme (konsepsiyon) çağında başlar ve ergenliğin tamamlanmasına kadar devam eder. Tek hücre olarak yaşama başlayan insan yavrusu haftalar, aylar ve yıllar boyunca büyür, gelişir; birçok kompleks becerileri yapabilen, düşünme ve düşüncelerini ifade edebilen, kişilik sahibi bir erişkin haline gelir.

Büyüme, vücut hacminin ve kütlesinin artması anlamına gelir. Gelişme (olgunlaşma, diferansiyasyon) biyolojik işlevlerin kazanılmasını ifade eden bir terimdir. Büyümenin en önemli göstergesi boy uzamasıdır. Boy uzaması iskelet sisteminin büyüme ve olgunlaşması ile doğrudan ilgilidir. Büyüme, organizmadaki hücre sayısının ve hücrelerin büyüklüğünün artması ile ilgilidir. Gelişme ise hücre ve dokuların yapı ve bileşimindeki değişimleri sonucu oluşur. 

Çocuk organizmasını erişkinden ayıran en önemli özellik, sürekli bir büyüme, gelişme ve değişme süreci içinde olmasıdır. Çocukta sağlık durumunu bozan durumlar büyüme ve gelişme sürecini yavaşlatır, durdurur ya da normalden saptırır.

“Sağlıklı Çocuk” hastalık belirtileri göstermeyen, aynı zamanda kronolojik yaşına uygun bir vücut büyümesi, fizyolojik olgunlaşma, ruh ve zekâ gelişimi gösteren çocuk olarak tanımlanır. 

Yaşa göre büyüme ve gelişme durumunun değerlendirilmesi çocuk sağlığı taramalarında önemli bir öğedir. Olumsuz çevre koşullarının en fazla etkilediği kesim, büyümenin en hızlı ve dış etkilere en duyarlı olduğu süt çocukluğu ve erken çocukluk dönemleridir. Bu yaşlarda karşılaşılan kötü beslenme, sık enfeksiyonlar gibi olumsuz durumlar, geri dönüşümsüz bozukluklarla sonuçlanabilir. Bu nedenle bir toplumun çocuklarının büyüme ve gelişme durumu, o toplumun sosyoekonomik durumunun güvenilir bir göstergesidir. İlk basamak sağlık hizmetlerinin önemli bir görevi, doğan her çocuğu aralıklı olarak değerlendirmek ve çocukluk yaşlarında birçok hastalığın ilk belirtisi olan büyüme hızında azalmayı, büyüme ve gelişmede duraklamayı erken dönemde belirleyerek gerekli önlemlerin alınmasını sağlamaktır.
Çocukların büyümelerinin izlenmesi bütün yaşamlarını etkileyebilecek öneme sahiptir .
Yenidoğan döneminin ilk 15 gününde özellikle ağırlık artışı sık aralarla (haftada bir kez ya da daha sık değerlendirilir. Bunu izleyerek ilk ay sonunda izlem yapılır. Birinci aydan itibaren 6. aya kadar ayda bir; 6. aydan 2 yaşına kadar üç ayda bir, 2 yaşından 6 yaşına kadar altı ayda bir ve 6 yaşından başlayarak da erişkin döneme kadar yılda bir her çocuğun büyüme ve gelişme yönünden değerlendirilmesi uygundur.
Büyümenin değerlendirilmesinde kullanılan başlıca ölçütler aşağıda sıralanmıştır.
1.   Vücut ağırlığı ve ağırlık artı hızı
2.   Boy uzunluğu ve boy uzama hızı
3.   Baş çevresi ve baş çevresinde artma hızı
4.   Vücut bölümlerinin birbirlerine oranları. Büyümenin değerlendirilmesinde yaşına göre ağırlık ve yaşına göre boy ölçümleri en sık kullanılanıdır.
Ortadan sapma (standart deviasyon) z skoru ile büyüme durumunun yaş ve cinsten bağımsız olarak ifade edilebilmesi ve küçük değişikliklerin de gösterilebilmesi açısından, özellikle boy büyümesi sorunu olan çocukların değerlendirilmesinde bugün en seçkin yöntem olarak kabul edilmektedir
Boy ölçümünün yaşa ve cinse göre 3.persentil veya -2 SDS’ den düşük olması büyüme geriliğini gösterir
Büyüme genetik yapı, nutrisyonel faktörler (yetersiz kalori alımı, demir ve çinko eksikliği, kronik inflamatuar barsak hastalığı, malabsorbsiyon sendromları, Çöliak Hastalığı) , hormonlar, metabolizma ve serebro-kortikal etkilerin interaksiyonu sonucu meydana gelir ve her bir majör faktörün farklı büyüme periyotlarında değişir