20 Aralık 2010 Pazartesi

TÜRKİYE-AFGANİSTAN SAĞLIK İŞBİRLİĞİ

Afganistan'daki Cumhuriyet Hastanesi'nin işletmesinin 5 yıl süreyle TİKA ile birlikte yürütüleceğini belirten Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Burası bir referans hastanesi haline getirilecek. Yılda 400'e yakın uzman yetiştirilmesi planlanıyor” dedi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Afganistan Halk Sağlığı Bakan Vekili Süreyya Dalil ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Türkiye ile Afganistan arasındaki sağlık alanında işbirliğine ilişkin açıklamalarda bulunan Akdağ, Dalil ile yedi konu üzerinde mutabık kaldıklarını söyledi.
Afganistan'daki Cumhuriyet Hastanesi'nin işletmesini Afgan yetkililer ve TİKA ile birlikte yürüteceklerini açıklayan Bakan Akdağ, “Bunun için finansmanı TİKA bulacak, yönetim ve diğer hususları da biz yerine getireceğiz, insan kaynağı desteği vereceğiz. Burası bir referans hastanesi haline getirilecek. Yılda 400'e yakın uzman yetiştirilmesi planlanıyor” dedi.

“Anne ve Bebek Ölümlerinin Engellenmesi için Elimizden Gelen Desteği Vereceğiz”
Anne ve bebek ölüm oranlarının son derece yüksek olduğu Afganistan'a bu alanda katkı sağlayacaklarını dile getiren Akdağ, Türkiye'nin bu ülkeye insan gücü desteği vereceğini ve tecrübelerini aktaracağını belirtti. Akdağ, “Afganistan'daki bir hamilenin ya da annenin ölümü bizim için Anadolu'daki bir annenin ya da hamilenin ölümü gibidir. Bu ülkedeki anne ve bebek ölümlerinin engellenmesi için elimizden gelen desteği vereceğiz” diye konuştu.
Afganistan'da her 100 bin hamileden bin 400'ünün hayatını kaybettiğinin altını çizen Akdağ, bunun önlenmesinin önemine işaret etti.

Afgan-Türk Sağlık Haftası
Afgan yetkililerin Türkiye'de eğitimi, sağlık sisteminin gelişmesi için tecrübe aktarımı gibi konulardaki işbirliğinin yanı sıra, bu ülkede tekrar bir Afgan-Türk Sağlık Haftası düzenlenmesinin de öngörüldüğünü dile getiren Akdağ, bu hafta süresince Türk bilim insanlarının tecrübelerini aktaracağını, ayrıca ameliyatlar yapılacağını söyledi.

“Her Yıl 200 Hasta Tedavi Edilmek Üzere Türkiye'ye Getirilmesi Öngörülüyor”
Bu ülkeden her yıl 200 hastanın tedavi edilmek üzere Türkiye'ye getirilmesinin de öngörüldüğünü belirten Akdağ, bu hastaların Türkiye'ye naklinde ambulans uçakların kullanılabileceğini dile getirdi. Kapasite geliştirme, biyomedikal mühendislik ve sağlık idarecisi gibi alanlarda da eğitim desteği sağlanacağını ifade eden Akdağ, “Afgan halkına destek vermek boynumuzun borcu, en önemli görevimizdir. Afgan halkı için gönlümüzün her köşesini açtık” şeklinde konuştu.

“Afgan Halkının Nitelikli Sağlık Gücüne İhtiyacı Var”
Afganistan Halk Sağlığı Bakan Vekili Süreyya Dalil de halka iyi sağlık hizmeti sunulmasının önemine dikkat çekerek, Afgan halkının sağlık, güvenlik ve eğitim konularında hizmet beklediğini söyledi. Ülkesindeki sağlık sisteminin zayıf olduğunu, daha iyi bir sistem oluşturulması için nitelikli sağlık gücüne ihtiyaç duyulduğunu anlatan Dalil, sağlık personeli yetiştirilmesinin mali yardım kadar önemli olduğunu dile getirdi.

“Cumhuriyet Hastanesi Türkiye'deki Eğitim ve Araştırma Hastaneleri gibi Hizmet Verecek”
Akdağ, bir soru üzerine, Afganistan'da bu ülkenin ihtiyacı doğrultusunda uzman hekim yetiştirileceğini, Cumhuriyet Hastanesi'nin Türkiye'deki eğitim ve araştırma hastaneleri gibi hizmet vereceğini bildirdi. Dalil de aynı soruya karşılık ülkesinde biyomedikal mühendis, hemşire, kardiyolog, kalp cerrahi, onkolog ve sağlık yöneticisine ihtiyaç olduğunu söyledi.
Akdağ, Afganistan'ın yanı sıra Sudan, Yemen, Lübnan, Filistin, Pakistan, Bangladeş, Kosova, Bosna-Hersek gibi ülkelere sürekli ve düzenli sağlık hizmeti desteği vereceklerini sözlerine ekledi.

15 Aralık 2010 Çarşamba

RADYOLOGLAR BU FIRSATI KAÇIRMAYIN!

Eğitim almak isteyen radyologlar ile ilgili yeni düzenlemeler yaptıklarını açıklayan Türk Radyoloji Derneği (TRD) Başkanı Prof. Dr. Okan Akhan, 10 yıl sonra üst ihtisas eğitimi alan radyolog sayı ve oranının tıbbın tüm dalları içinde en yüksek oranda radyolojide olmasını hedeflediklerini söyledi.

Türk Radyoloji Derneği tarafından düzenlenen 31. Ulusal Radyoloji Kongresi’nde açıklamalarda bulunan Türk Radyoloji Derneği (TRD) Başkanı Prof. Dr. Okan Akhan, “Radyoloji ‘Tıbbın Gören Gözü’ olduğunu söyledi. Prof. Dr. Akhan, görüntüleme yöntemi ile vücuttaki kanserlerin saptanması ve yayılımının tanısında mevcut görüntüleme yöntemlerinin son derece etki olduğunu kaydetti. Kanser tedavisinin bir ekip çalışması gerektirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Akhan şunları söyledi: “Radyologlar bu ekibin önemli ve vazgeçilmez unsurlarıdır. Röntgenden, Bilgisayarlı tomografiye, manyetik rezonans görüntülemeye ve PET BT’ye kadar bugün kullandığımız yöntemle bütün hastalıkları tanıma şansına sahibiz. Tanıyı görüntülemekteyiz. Tanıyı elde edemediğimiz zamanda küçük iğnelerle istediğimiz noktadan istediğimiz biyopsiyi yapabiliyoruz. Bize gelen hastaya tanı koyabiliyoruz ya da patoloji raporu gönderiyoruz. Bunların mümkün olduğu tıp ortamında, niye çok daha iyi yapılmadığı tartışılmalı.”

“Bilimsel Çalışmalarda Türkiye İlk 5 Ülke Arasında”
Radyoloji alanında yayınlanan birçok bilimsel dergide yer alan çalışmaların ülke bazında değerlendirildiğinde ülkemiz kaynaklı bilimsel çalışmalar olduğunu belirten Prof. Dr. Akhan, “Türkiye ilk 5 ülke arasında yer alıyor. Kongremizde “nasıl daha az doz X ışını verebiliriz” oturumdan “istatistik çalıştayına” kadar geniş bir yelpazede düzenlenen oturumlarda çok önemli konuları tartıştık, paylaştık” dedi.

Türk Radyoloji Derneği’nden Eğitim Atağı
Hekimlerin eğitimi olmadan halka yeterli sağlık hizmeti vermenin mümkün olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Akhan, “Dernek olarak bu sene iki önemli proje başlattık. Derneğimiz nitelikli ve yetkin radyoloji uzmanı yetiştirmeyi hedefliyor. Bu projelerden ilki olan, ‘Kış Okulları’ ile her sene en az bir kez Radyoloji alanında eğitim gören tüm asistanlarımızın textbook (temel kitaplar) düzeyinde eğitim almaları amacıyla düzenlenecek” diye konuştu.

Aralık Ayında İlk ‘Kış Okulu’ Başlıyor
Prof. Dr. Akhan, ‘Kış Okulları’ ile ilgili şu bilgileri verdi: “Radyoloji asistanları Kış Okulları’na herhangi bir ücret ödemeden katılacaklar. Asistanların konaklama ücretleri TRD tarafından karşılanırken, yol masrafları kendilerine ait olacak. Aralık 2010 da iki haftalık ve her haftasına 200 asistanın katılacağı ilk kursumuz Antalya da düzenlenecek. Uzun vadeli olarak Kış Okulları eğitimini asistanlarımızın karnelerine eklemek istiyoruz. Ayrıca yan dal derneklerinin düzenlediği eğitim toplantılarına asistanlarımızın katılımını teşvik eden programları da önümüzdeki yıl uygulamaya sokmayı amaçlıyoruz. Tüm asistanlarımız ihtisas sınavı öncesi “Yeterlilik Sınavına” girecekler. Bu eğitimden geçen asistanların tanı ve tedavi sürecinde etkin olacağını umuyoruz.”

“Yılda 30 Radyolog En İyi Merkezlerde Eğitim Alacak”
40 yaş altında asistanların Türkiye’nin ve dünyanın en iyi merkezlerinde üst uzmanlık yapmak isteyen radyologları destekleyeceklerini söyleyen Prof. Dr. Akhan, “Sene de 30 meslektaşımızın eğitim görmesini istiyoruz. Bu programın amacı; her sene TRD tarafından belirlenecek sayıda radyoloji asistanlığının son yılında olan veya Radyoloji uzmanı, yurtdışı veya yurtiçi önemli merkezlerde en az 6 ay boyunca ileri eğitim almasını (Fellowship veya Clerkship veya observer programları için) sağlayacak. Bu proje çerçevesinde 3 meslektaşımız burs almaya hak kazanıyor. Yurtdışı için yıllık 15 bin USD yurtiçi için ayda bin TL TRD tarafından ödenecektir. Yılda 30 kişiye burs vermeyi amaçlıyoruz. Hedefimiz 10 yıl sonra üst ihtisas eğitimi alan radyolog sayı ve oranının tıbbın tüm dalları içinde en yüksek oranda radyolojide olmasıdır. Bu eğitimli kadrolarla başta hasta hizmeti olmak üzere eğitim ve araştırmada yüksek kaliteyi yakalayacağız” diye konuştu.

14 Aralık 2010 Salı

TEK EMBRİYODA KESİN GEBELİK ANLATILDI

Tek embriyo transferi zorunlu hale getirildiği için, hekimler IVF tekniklerinde başarı oranlarını artıracak yeni çözüm yolları arıyor. Embriyolojide son gelişmeler Prof. Dr. Volkan Baltacı başkanlığında gerçekleştirilen, Uygulamalı Kriyoprezervasyon ve Güncel IVF Teknikleri Sempozyumu’nda anlatıldı.

Tek embriyo transferinin zorunlu hale getirilmesinin ardından doğru embriyonun seçimi, optimal bir başarı oranının sağlanabilmesi için kriyopreservasyon ve embriyo seçimi konularında yeni gelişmelerin anlatıldığı Uygulamalı Kriyoprezervasyon Ve Güncel IVF Teknikleri Sempozyumu Ankara’da yapıldı. Teorik ve pratik olmak üzere iki bölümden oluşan kursa, Amerika Sher Enstitüsü Klinikleri Laboratura Direktörü Prof. Dr. Levent Keskin, Amerika Missouri Üniversitesi Patoloji Departmanı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Ağca katıldı. Ayrıca İsveç’ten BSc Hubert Joris, Amerika’dan Marianne Vivan, Embriyolog Dr. Cihan Halıcıgil, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaan Aydos, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Sönmezer katıldı. Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genetik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Volkan Baltacı başkanlığında düzenlenen kursun teorik kısmına 100 hekim katılırken, pratik kısmına 30 embriyolog kabul edildi.

Vitrifikasyonda Gelişen Son Teknoloji
Prof. Dr. Volkan Baltacı kursta verilen bilgiler ile ilgili şunları kaydetti: “Bu kursta amaçlanan, günümüzde ‘tek embriyo’ şartı gelince laboratuarlara çok fazla iş düştü. Tek embriyo ile gebelik oranı düşerken, maddi giderler artıyor. Yeni teknolojiler uygulandığı zaman, çok iyi bir dondurma sisteminin olması gerekiyor. Bu toplantıda dondurma teknikleri yani vitrifikasyonda gelişen son teknoloji anlatıldı. Laboratuarda “helzon” denilen uygulama gerçekleştirildi. Topik ikinci konu da tek embriyo olduğu için tek embriyonun seçimi için bir takım yeni gelişmeler kullanılması gerekiyor. Tek embriyo verildiğinde başarı oranını yükseltmeye karar verdik. Tek embriyo mutlaka tutulsun ve kadını gebe bıraksın.


“Genomik Gebelik Şansını Artıyor, Sakatlık Oranını Düşüyor”
En önemli gelişme genomik gelişmesi, yani genomik ile embriyonun bütün yapısal ve işlevsel fonksiyonlarını kodlayan tüm genlerini teker teker tanımlayarak bu genlerin birbirleri ve çevre ile etkileşim ve iletişimlerini incelenebiliyor. Böylece embriyonun genetik materyali, çok fazla parametre ile taranabiliyor. Her kromozun detaylı yapısına bakılabiliyor. Delesyon, dublikasyon bozukluk hepsini yakalayabiliyoruz, dolayısıyla embriyo gözümüzden kaçmıyor. Sakatlıkların önüne geçilmesinin yanında genetiği bozuk embriyolar zaten tutunmadığı için tüp bebekte başarı düşüyor. Bu sistem embriyo hasarlarını yakalıyor ve gebelik şansını azaltıyor. Bu durum gebelik oranını yükseltirken, düşük oranını ve sakat doğum ihtimalini düşürüyor.

“Metabolomik Yöntemi İle Embriyonun Yaşadığı Tespit Ediliyor”
Metabolomik yöntemler, embriyolarda belirli bir zaman diliminde dokularda, hücrelerde ve fizyolojik sıvılarda lipid, karbohidratlar, vitaminler, hormonlar ve diğer hücre bileşenlerinden ortaya çıkan küçük moleküllü metabolitlerin yüksek verimli teknolojiler kullanılarak saptanıyor. Küçük moleküller peptitler, oligonükleotidler, şekerler, nükleozidler, organik asitler, ketonlar, aldehitler, aminler, amino asitler, lipitler, steroitler, alkaloidler ve ilaçlar, insan-bakteri ürünleri gibi metabolitlerdir. Bu yöntemle de embriyoları ayıklayabiliyoruz. Bu yöntemin avantajı, belli metabolizma hızına sahipse belli metabolitleri ortama salıyor. Bunlar tespit edilerek anlaşılıyor ki aktif bölünen, çalışan metabolizması olan bir embriyonun, canlı olduğunu gösteriyor.
Genomik “ne olabileceğinin” metabolomik ise “gerçekte ne olduğunun” bilgisini verir. Bu nedenle, tüm metabolitlerin ayrıntılı ve kantitatif ölçümü (metabolomik) hastalık teşhisi veya toksik ajanların fenotip üzerindeki etkilerini araştırmada en ideal yöntemdir.


“Parkül Dondurmada Kristal Oluşmuyor”
Tek embriyo transferinde hastadan alınan yumurtaların dondurulması gerekiyor. Dondurma işleminde ısı eksi 190 derecenin üzerindeki oluyor. Bu nedenle ısı değişimleri embriyoya çok fazla zarar verebiliyor. Dolayısıyla azot içerisinden çıkarmadan ısı değişimi çok fazla olmadan dondurma işlemini gerçekleştirmemizi sağlayan bir aparat geliştirildi. Şoklama derecesinde soğutma yapılıyor. Eskiden yavaş dondurma yapılıyordu. Sıvı içerisinde oluşan kristaller organelleri kesiyor ve hücreye zarar veriyordu. Dolayısıyla bu kristaller oluşmasın diye, tam dondurma anını “plato” olarak dondurduk. “Parkül” dondurmada kristal oluşmasına neden olmayacak düzeyde hızlı donduruyoruz.

Dondurma ve Preimplantasyon Döneminde Genetik Teşhis
Amerika Missouri Üniversitesi Patoloji Departmanı öğretim üyesi Doç. Dr. Yüksel Ağca ise şu bilgileri verdi: “Genel olarak insan üreme teknolojileri içerisinde dondurma ve preimplantasyon döneminde genetik teşhis yapılması, embriyo transferi öncesinde tanınması ve buna göre önlemler alınmasına yönelik çalışmaları. Bu uygulamayı yaptığımız zaman, teşhis yöntemleri zaman alıyor. Embriyoyu biyopsi yaptıktan sonra preimplantasyon döneminde bir süreliğine dondurmamız gerekiyor. Anneye sonradan transfer edebilmek için çünkü bu genetik testler bazen yanlış sonuçlanabiliyor ya da tam sonuç vermiyor. Eğer embriyoyu dondurursak o süre içerisinde laboratuarlar buna çok daha uzun zaman oluyor. 3-4 defa test yapıldığında gerçek sonuçlar elde ediliyor. Bu embriyolardan sağlıklı olanlar anneye transfer ediliyor. Pratik uygulamada blastosist dönemindeki embriyo tam olarak implantasyondan önceki embriyo blastosist olarak tanımlıyoruz. Blastosist çalışmasından sonra bir yumurta gibi kırılıyor. Embriyonun üzerindeki kabuk, kırılarak annenin uterusuna implante oluyor. Yapılan çalışma blastosist dönemindeki bir embriyonun vitrifikasyon yöntemiyle( dondurma tekniğinde) buz kristalleri oluşmuyor. Belli konsantrasyonlarda viskosite denilen konsantrasyonlara getirip, kreyoprotektan denilen soğuğa karşı koruyan. Gliserol, etilen glakol ajanlara muamele ediyoruz ve direk bunu direk olarak likid nitrojene daldırıyoruz. Likid nitrojende eksi 196 derecede, likid fazdan buhar fazına geçip, sonra yok oluyor. Büyük nitrojen tanklarında saklanıyor. Embriyo transferi başarılı olmamışsa bu sefer tekrar hastanın ikinci embriyosuna başvuruyoruz. Bir kez daha embriyo transferi yapılıyor.”

13 Aralık 2010 Pazartesi

KANSER TEDAVİSİNDE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

Medicana International Ankara Hastanesi uzmanları tarafından düzenlenen “Kanser Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar” sempozyumda, ülkemizde her yıl yaklaşık 200 bin kişinin kansere yakalandığı belirtildi.

Medicana International Ankara Hastanesi uzmanları tarafında, Ramada Plaza Hotel’de “Kanser Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar” konulu sempozyum düzenlendi. Medicana International Ankara Hastanesi uzmanları tarafından özellikle son dönemin en yaygın kanser türü olan akciğer kanserinde erken teşhis ve etkin tedavisi konusundaki son gelişmeler, yeni tedavi seçenekleri (akıllı ilaçlar, yeni kemoterapi ajanları, radyoterapideki yenilikler) ve ender rastlanan vakalar interaktif bir şekilde tartışıldı.
Sempozyumda, Akciğer Kanseri tanılı hastaların ana hava yolları çevresinde gelişen hastalığı tedavi ve kontrol etme amaçlı brakiterapi (radyoterapinin bir tipi ) uygulama yöntemini ve hasta gruplarındaki tedavi sonuçları, Akciğer kanserinde yeni tedavi olanakları, tüm tedavi alternatifleri, klinik yaklaşım, günlük radyolojik yaklaşımlar, cerrahi ve medikal tedavi uzmanlar tarafından değerlendirildi. Medicana International Ankara Hastanesi Genel Müdürü Oğuz Engiz açılış konuşmasında şunları kaydetti: “Medicana Hastaneler Grubu olarak; sağlık sektörünün ihtiyaçları doğrultusunda, geleceğe yönelik yaptığımız yatırımlar ve atılımlarla yolumuzda güvenli adımlarla ilerliyoruz. Uluslararası standartları benimseyen, çağdaş alt yapımız ve uzman ekibimizle birlikte Türkiye’ye gelişmiş ülke standardında hizmet vermenin gururunu taşıyoruz.

“Ülkemizde Her Yıl Yaklaşık 200 Bin Kişi Kansere Yakalanıyor”
Çağımızın vebası kanserin, dünyada ve Türkiye’ de görülme sıklığı her geçen gün artıyor. Ülkemizde her yıl yaklaşık 200 bin kişinin yakalandığı kanserin tedavisi, özel uzmanlık alanlarının, son teknolojiye sahip tıbbi cihazların bir arada olmasını gerektiriyor. Çünkü kanser tedavisinin en önemli gereği, hastalığın değişen koşullarına göre tedaviye yön verebilmek için bütün birimlerin aynı hastanede bulunması.”


“Akciğer Kanseri, Kansere Bağlı Ölüm Nedenleri Arasında İlk Sırada”
Kanser tedavisinde başarının vazgeçilmez koşulunun, konuyla ilgili tüm uzmanlık dallarının birlikte çalıştığı multidisipliner yaklaşım olduğu üzerinde durulan toplantıda Medicana International Ankara Hastanesi uzmanları arasında Göğüs Hastalıkları uzmanı Dr. Nihal Başay, Radyoloji uzmanı Dr. Serdar Aslan, Nükleer Tıp uzmanı Dr. Nalan Can, Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Erkan Dikmen, Medikal Onkoloji uzmanı Doç. Dr. İbrahim Tek, Radyasyon Onkolojisi uzmanları Dr. Ayşen Sevgi Öztürk ve Dr. Eren Çetin konuşmacılar arasında yer aldı. Alanında uzman hekimler sempozyumla ilgili şu bilgileri verdi: “Akciğer kanseri hem erkek hem de kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Akciğer kanseri tanısı alan hastaların ortalama 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 15 civarındadır.

“Akciğer Kanserinin Yüzde 85’i Küçük Hücre Dışı Akciğer Kanseri”
Dünyada yaklaşık olarak yılda 1.5 milyon yeni tanı akciğer kanseri teşhisi konuluyor. Bunun yüzde 85 oranındaki bölümünü küçük hücre dışı akciğer kanseri (KHDAK) oluşturuyor, geri kalanı ise küçük hücreli akciğer kanseri grubudur. Kansere bağlı gelişen ölümlerde birinci sırada olan akciğer kanserinin ortalama yaşam süresi ilerlemiş hastalarda yaklaşık 12 aydır. Tedavi ve destek tedavilerindeki gelişmelere rağmen akciğer kanserindeki sağ kalım oranları 1975’lerde yüzde 13 iken, 1996’larda yüzde 16’ya çıkabiliyor. Bu nedenle yeni tedavi seçenekleri akıllı ilaçlar, yeni kemoterapi ajanları, radyoterapideki yenilikler ve seçeneklerin birlikte kullanımı zorunluluğu doğuyor.

“Küçük Hücre Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Hastaların Yüzde 25-30’un da Uygulanıyor”
Akciğer kanserinin başlıca iki gruba ayrılmasının temel nedeni hastalıkların doğasından kaynaklanan özelliklerin tedavideki oluşturduğu farklılıklardan kaynaklanıyor. Akciğer kanserinde hastaların tedavi planı hastanın klinik ve patolojik evresine göre planlanıyor. Evreleme tümörün boyutu(T) , lenf noduna yayılması (N) ve metastaz (sıçrama)(M) durumuna göre dört evreye ayrılıyor. Küçük hücreli akciğer kanseri ise sınırlı hastalık ve yaygın hastalık şeklinde sınıflandırılıyor. Küçük hücreli akciğer kanserli hastaların çok küçük bir kısmında cerrahi tedavi uygulanması dışında öncelikli tedavi, sınırlı hastalıkta kemoterapi ve radyoterapi iken ileri evrede (yaygın hastalık) genellikle kemoterapidir. Küçük hücre dışı akciğer kanserinde (KHDAK) cerrahi tedavi optimal tedavi olmasına rağmen kanser hastalarının yalnızca yüzde 25-30’u cerrahiye uygun aday olabiliyor.
Sonuç olarak akciğer kanseri ülkemizde de önemli bir sağlık sorunudur. Tedavilerdeki yeniliklere rağmen istenilen düzeyde hala başarıya ulaşılamadı. Bu nedenle uygun hastalarda en etkili tedavi seçeneğini belirlemek ve tedaviyi hastaya bireyselleştirmek gerekiyor. Bunu da yaparken deneyimli bir ekip tarafından (cerrahi, radyasyon ve medikal onkoloji) bunu gerçekleştirmek önemli yer tutuyor.”

9 Aralık 2010 Perşembe

PRATİSYEN HEKİMLERE DOĞRU TEŞHİS VE SEVK İÇİN “GÖZ KİTABI”

Sağlık hizmetlerinde hastaların ilk olarak aile hekimi ya da pratisyen hekimlere gittiği ülkemizde, göz hastalıklarının tedavisinin zamanında ve doğru şekilde yapılması için Prof. Dr. Pınar Aydın ve Prof.Dr. Zeki Bayraktar, “Pratisyen Hekimler İçin Göz Hastalıkları El Kitabı”nı hazırladı.
Bilimsel verilere göre, tüm insanların ömürleri boyunca 7 yaşından önce ve 40 yaşından sonra en az toplam 2 defa muayene olmaları gerekiyor. Ayrıca, hiçbir görme problemi olmayan kişilerin bile 40 yaşından sonra yakını görememe şikayetleri nedeniyle gözlük muayene ihtiyacı olduğu biliniyor.

Sağlık hizmetlerinde hastaların ilk olarak aile hekimi ya da pratisyen hekimlere gittiği ülkemizde, göz hastalıklarının tedavisinin gecikmemesi için Prof. Dr. Pınar Aydın ve Prof.Dr. Zeki Bayraktar, “Pratisyen Hekimler İçin Göz Hastalıkları El Kitabı”nı hazırladılar. Pratisyen hekimler ve aile hekimleri için göz kitabı, hazırlayanlardan Prof. Dr. Aydın, “Göz hastaları önce pratisyen hekime ulaşır. Pratisyen hekimlerin hastaya vereceği tedaviyi ve hastaları ne zaman sevk edeceğini kitapta belirttik. Hastalıklarda doğru zamanda sevk edilmesi gerekir ki, bazen sırf zaman kaybından dolayı hasta tedavi edilemez hale geliyor. Ülkemizde 3 bin göz hekimi var ve bunların dengeli dağıldığı söylenemez. Ayrıca 40 bin pratisyen hekim olduğu düşünülürse, ilk başvurulan hekim olmaları nedeniyle, doğru tedavi ve sevk çok önem taşıyor. ‘Hangi hasta birinci basamakta nasıl ele alınır ve tedavi edilir.’ ‘Hangi hasta hangi hızla uzman hekime sevk edilmelidir’ sorularına yanıt bulunacak” dedi.

“Pratisyen Hekimler İçin Göz Hastalıkları El Kitabı”Prof. Dr. Aydın, “Hastanın öyküsünü alırken yapılması gerekenler ve ayrıcı tanı kriterleri farklı başlıklar altında toplanan kitapta, anlatılanlar görsellerle desteklenerek tedavide neler uygulanması gerektiği, hastanın sevki sırasında nelere dikkat edileceği vurgulandı. Kitabın sonunda 101 soruda hastaların şikayetleri ve yapılması gerekenlerin sayfa numaraları da yer alıyor. “Renk Kitabı” ile de hastaların renk körü olup olmadıkları anlaşılabilir ” şeklinde bilgi verdi.

“Göz Kitabı” ve “99 Sayfada Göz Sağlığı”“Göz Kitabı” ve “99 Sayfada Göz Sağlığı” isimli kitapları yazmadaki amacının her doktorun hastaları tedavi ederken eğitimde vermesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Aydın, “Biz sadece kapımızdan içeri gelenlere değil, henüz girmemiş olanlara belki de hiçbir zaman girmesi gerekmeyecek olanlara da bilgi vermek zorundayız. Hastaların daha sağlıklı daha kaliteli bir hayat yaşamaları mümkün kılmalıyız. Çocukların, kendi seçimleri yok, gözleri bize emanet. Onlar bunun farkına varana kadarda biz onlara sağlıklı bir gelecek sağlamak zorundayız. Hastalara yönelik anlaşılır dille yazıldığım kitaplardan “99 Sayfada Göz Sağlığı”nda soru cevap şeklinde hazırladım. “Göz Kitabı”nda ise, temel bilgilerle başladım. Görülen hastalıklar, sık görülen ve nadir görülen hastalıklar diye bölümlere ayrıldı. Sıkça sorulan sorularında cevapları var. Göz hekimlerinin hastalarına tavsiye edebileceği göz ile ilgili her türlü bilgiye ulaşabilecekleri, anlayabilecekleri dilde kaynak kitap oldu. Aynı zamanda hastalık resimleri koymamaya özen gösterdim. Hastalıklarla ilgili olanlar hep çizimdir. İşlemleri fotoğraf olarak ekledim, çünkü yapılan muayene işlemlerinin korkutucu olmadığını veya neye benzediğini anlamak içinde gerçek insan fotoğrafı oldu. Hastaları tedirgin etmeden anlatmak bizim sorumluluğumuz. Hastalara nasıl yaklaşmamız gerektiğine dikkat etmeliyiz” diye konuştu.

“Göz Kitabı’nı Eczacı ve Gözlükçüler de Okumalı”Göz Kitabı’nı özellikle eczacı ve gözlükçülerin okumasında yarar olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Aydın şunları kaydetti: “Hastalar önce eczacılara veya gözlükçülere şikayetlerini anlatıyor. İnternette ve televizyonda verilen bilgiler bazen yanlış anlaşılıyor veya bilgi kirliliğine neden olabiliyor. Bugün doğru olan ve objektif bir şekilde uygulanan tedavilerin avantaj ve dezavantajlarına yer verdim.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Erkekler için sağlık ipuçları

1. Seker ve diğer işlenmiş beyaz gıdalar 

 Beyaz  hızla kolestrol artışı, diyabet ve diğer sağlık sorunları gibi kan şekerini de yukarı çeker. Bunu  onlemek ici ekmek ve beyaz un, şeker yüklü gazozlar ve çerez ile yapılan hamur işleri yerine, lif açısından zengin meyve, sebze, baklagiller ve tam tahıllar beslenmeye odaklanın. 

2. Tehlikeli Trans Yağlar 

  Yağ alimindan uzak durum!!  Yağda kızartılmış gıdalar ve kimyasal yağlar (margarin, fıstık ezmesi, kısalma, dükkan satın pastalar ve kurabiyeler) kalp hastalığı riskini arttıran trans yağ içerirler.  Sağlıklı yağlar tuketin ornegin zeytinyağı ve aslında kalp hastalıklarına karşı korumada emsalsiz olan somon ve diğer soğuk su balıklarında bulunan omega-3  gibi yağları tercih edin.

3.Günlük Multivitamin ve Mineral Alın

Fakir toprak kalitesi, depolama, işleme, ek kimyasallar vitamin ve mineralleri tüketmektedir. Günlük ek vitamin alarak eksiklikleri karşı "sağlık sigortası" yapmış oluruz.

4. Düzenli Egzersiz Yapın

Doğal Penis Büyütme ve Geliştirme

 Dünya da olduğu gibi Türk erkekleride gizliden gizliye ufak penis boyu problemi olduğunu düşünüyor. Her ne kadar boyu önemli değil, işlevi dense de, kendinize güven gelmesi ayrica da tamamen doğal egzersiz hareketleri ile kısa zamanda sonuç alınacağından, bu yazıyı sizinle paylaşıyoruz.

Aslında basit geliştirme hareketleriyle penisinizi tamamen doğal ve güvenli bir şekilde geliştirebileceğinizi biliyor
muydunuz? 

Hayalinizde ki şeyin penisinizi büyütmek olduğunu biliyoruz. Fakat bilmelisiniz, ve unutmamalısınız ki
bu bilgileri uyguladıktan sonra ertesi sabaha iri bir zenci penisiyle uyanmayacaksınız.

Her tekniği doğru ve tam anlayabilmek için yazılanları çok dikkatli okuyun, tekrar tekrar okuyun. Sabırlı olun. Herşeyi doğru yaptığınızda 2-3
hafta içersinde penisinizin enine ve boyuna gelişmeye
başladığını fark edeceksiniz.

Nasıl İşe Yarayacak?

Penis süngersi bir yapıya sahip üç ana kısımdan oluşmaktadır. Bu dokular ve odacıklar ereksiyon sırasında kanla dolar.
Egzersizleri doğru yaptığınız takdirde, bu kan
depolanan odacıkların çeperlerini büyütüp, daha çok
kanla dolmasını sağlayabilirsiniz ki bu da daha büyük
bir penis demektir...
Penisi geliştirmek için başvurulan asıl teknik
esnetme hareketleridir. Yumuşak, yarı yumuşak yada sert durumlarda yapılan bu esnetmeler penis gövdesi bağ dokusundaki hücreleri genişletmektedir. Penis'in süngerimsi odacıklarından yeni bir tanesinin
oluşması, kendini tedavi etmesi yaklaşık bir gün
alır. 
Bu tedavi yenileme süreci hızlı görünse de
gözle görülür boyutlarda bir boy değişiminin
farkedilmesi bir kaç haftayı alabilir.
İlk yaklaşık 3-4 cm'lik gelişim çok hızlı olacaktır.
Sonrasındaki gelişim daha yavaş olacaktır. Aynı
süreçte penisinizde yaklaşık 2.5 cm'lik kalınlık
artışı olacaktır. Yani kısacası ilk aşamada yaklaşık
uzunlukta 4 genişlikte 2 cm kazanmış olacaksınız.
Penis gelişimi kişiden kişiye fark gösterebilir. Bu
çok normaldir...

Başlamadan Önce...

Herşeyden önce her tekniği dikkatle okuyup
anladığınıza emin olun. Hangi tekniğin size daha
uygun olduğunu, hangisini daha kolay uyguladığınızı
fark ettikten sonra sürekli olarak onu uygulayın.
Başlamadan önce size bir iki tavsiyemiz var... 

Penisinizi Ölçmek
Yumuşakken:
Elinize bir cetvel alıp penisinizin üstüne koyunuz. Sonra cetveli karnınıza yaslayın, gidebildiği yere kadar ittirin. Yumuşak haldeki
penisinizi elinizle tutup ölçün. 

Ereksiyon Halindeyken:
Ayakta iken ereksiyon halindeki penisinizi yere paralel gelicek şekilde yatırın. Yine öncekindeki gibi cetveli ittirebildiğiniz kadar karnınıza
ittirin. Cetvelle penisizin ölçerken erekte haldeki
penisinizide çekebildiğiniz kadar dışa çekin. 

Kalınlık:
Ereksiyon halindeki penisinizin yaklaşık orta kısmını bir iple yada bantla çevreleyip, kalınlığı işaretleyin.Sonrada cetvelinizle ipin uzunluğunu
ölçün bu sizin penisinizin kalınlığını ortaya
çıkaracaktır. 

Tüylerinizi Kesin
Bu sadece penisinizin daha büyük görünmesini sağlamaz, bunun dışında bazı teknikleri daha rahat çalışmanızı sağlar. Esnetme, germe ve sağma
hareketlerinde tüylerinizi de koparmak istemezsiniz
herhalde...
Düzgün Beslenin ve Vitamin Alın
Gelişimin ve hücre yenilenmesinin daha iyi olabilmesi için düzenli beslenip vitaminlerinizi, amino asitlerinizi ve minerallerinizidüzenli olarak
almanız gerekir. Ve çok önemli bir şey daha! Bol su
için!
İnanın
İnanın, evet doğru okudunuz. Eğer penisinizin
gelişeceğine inanırsanız gelişiminiz daha hızlı
olacaktır. Olumlu bir yaklaşım sonuçların
sandığınızdan daha hızlı sonuçlanmasını
sağlayacaktır. Daha öncede belirttiğimiz gibi tüm bu çalışmalar
ve teknikler istikrarlı bir çalışma ister.

Sabah kahvaltı etmek gibi bunu alışkanlık haline
getirmeniz ve Programınız süresince bunu harfiyen
uygulamak zorundasınız. Haftanın 5 günü belli
sürelerinizi bu çalışmalara ayırmanız gerekir.
Bu çalışmalar sırasında, canınız acırsa, kendinizi
çok zorlarsanız, hemen zaman tanıyın kendinize ve
gelişim programınıza bir süreliğine ara verin.

Unutmayın ki sadece penisinizi geliştirmek
istiyorsunuz. canınızı acıtmak veya kendinizi
sakatlamak hedefimiz değil. Bir anda her şeyi yapmaya
kalkmayın. 
ASLA ABARTIYA KAÇMAYIN! Eğer programı düzenli takip ederseniz durumunuza göre 2-3 hafta içinde gelişiminizi göreceksiniz.
Sadece programa uyun ve sabırlı olun... 

01- Kayganlaştırıcılar
Asla sabun, şampuan yada vücut şampuanlarını
kullanmayınız. Bu çalışmalar sırasında bu tür
malzemelerin kullanılmaları penisinizde zedelenmelere
sebep olabilir.
Bunun dışında uzun süreli kullanımlarda peniste
kuruma, pul pul dökülme yada idrar çıkış deliğinde
yanmalara sebep olabilir.
Örneğin Vazelin çalışmalarda kullanılmaya
müsaittir. Fakat yinede uyarmak isteriz ki vazelin
kıvam olarak biraz koyu(istediğiniz kadar hızlı çalışamayabilirsiniz) ve kumaşlarda yağ lekesi
bırakabilir.
Bebek yağlarıda kullanmaya çok müsaittir. Fakat
bunlarda kumaşlarda leke bırakabilir.
Bizim önerimiz Vazelin Extra Bakım Kremleri.
Bunlar hem daha kaygan, hem diğerlerine göre daha
hızlı ve kolay temzilenir. Ayrıca bir avantajı daha
vardır. Bir yağlanma ile daha çok çalışma
sağlayabilirsiniz.

02- Güvenlik
Solunumla, kan dolaşımıyla, diabetle ilgili
sorunlarınız varsa bu çalışmalara başlamadan önce
doktorunuza başvurunuz. Aşağıdaki belirtiler oluşursa
çalışmalarınızı derhal durdurunuz:

- Su Toplamaları: Penisinizin üzerinde oluşan
keseciklerdir. Aşırı baskıdan dolayı ortaya çıkar.
- Kırmızı yaralar: Penisinize uygulanan gerilimin,
esnetmenin aşırılığından oluşur. 
- Sinir İltahaplanması: Ağırlık çalışmaları
yapılmasından ve aşırı baskı altında kalmaktan dolayı
oluşabilir. Bu durumda bir doktora görünmekte fayda
var.
Unutmayın ki buradaki penis geliştirme teknikleri
tamamen zararsızdır. Ama aşırıya kaçmamak,programın
söylediğinden fazla çalışmamak koşuluyla...

03- Sıcak Havluyla Kompres
Her gün ki çalışmalara başlamadan önce mutlaka bu
kompresi yapınız. Bu tam bir çalışma ve egzersiz
sayılmasa da çalışmalardan önce yapılması şarttır.
Çünkü sıcak havlu kompresi penisinize giden kan
akışını arttırır, gözenekleri hücreleri
genişletir,yumuşatır. Penisinizin esnekliğini biraz
arttırır.
Bu iş için ayıracağınız bir havluyu ılık-sıcak
arası(keyfinize göre) suda iyice ıslatın. Sonra havluyu sıkıp suyun fazlasından kurtulun. Havluyu istediğiniz yönde penisinize sarın.
1 dakika boyunca dursun. Sonra olayı bir kaç kez
daha tekrar edin. Sonra penisinizi iyice kurulayın

04- Germe Teknikleri
Sıcak havlu kompresinizden sonra yapacağınız
hareket penisinizi esnetmek, germek olacak. Sıkmak ve
çekmek; kurallarına uygun olmak suretiyle yapılan bu
egzersizler penisin hızlı bir şekilde gelişmesini
sağlayan en önemli altın kuraldır.Tıpkı vücut
kaslarını geliştirmek gibi...Bu hareketler penisinizin uzunluğunu ve kalınlığını
etkileyen dokuları esnetip genişletir.
Şimdi size sunacağımız tekniklerden birini seçip
ona kilitlenin.Sürekli onu kullanın. Başta tekniklerin
hepsini deneyin,hangisi daha çok hoşunuza giderse,
hangisinde daha rahat ederseniz onu uygulayın.

Simdi tekniklere göz atalım;

Teknik 1
Eğer penisinizi büyütmek istiyorsanız, en favori
teknik budur. Bu tekniğin ayakta uygulanması en uygun
olan biçimdir.Bu teknikte dikkat edilecek en önemli olay
ereksiyon halinde olmamanızdır. Penis
yumuşak iken uygulanması gereken bu
teknikte yağlama yapılmamalıdır.

1. Yumuşak haldeki penisinizi elinizle başının hemen
altından tutun. Çok fazla sıkmayın.

2. Penisinizi önünüzde ileride bi noktaya doğru düz
olarak çekebildiğiniz kadar çekin.1 dakika boyunca
öyle kalın.Canınızı acıtacak kadar zorlamayın.

3. 10 saniye dinlenin.
Penisinizi yumuşakça sallayın.
Bu kan penisteki dolaşımını
normale dönüştürecektir.

4. "2" numaralı hareketi 4 kez
daha tekrar edin. Fakat bu
sefer sağa sola yukarı aşağı olmak üzere 4 ayrı yönde.

5. 5 germeyi de uykuladıktan sonra(1'er dakikadan),
1'den 4'e kadar olan teknikleri istediğiniz kadar
tekrarlıyabilirsiniz. Ama bizim önerimiz maximum 5
ila 10 tekrar olmasından yana.
Elinizle yarattığınız gerginlik, penisinize
ağırlık yerleştirerek uzatmakla hemen hemen aynı
mantıkta.

Germe hareketini yaparken penisinizi dilediğiniz
şekilde tutabilirsiniz, ama dikkat etmeniz gereken şu
ki tutuş sırasında damarlarınıza baskı yapmayınız.
Asla aşırı zorlamayınız. Kan dolaşımını engellemek
istediğimiz en son şey.
Sadece bu teknikle çalışarak bile 2 hafta
içersinde gelişim göstermeye başlıyacaksınız. Fakat 3-4 ay sonunda inanılmaz değişimi fark edeceksiniz.

Teknik 2
Bu teknik ilk tekniğimize göre çok daha basit bir
teknik. Sadece bu teknikle penisinizde yaklaşık 5
cmlik bir boy farkına ulaşabilirsiniz. 
1. Yumuşak haldeki penisinizi
elinizle başının hemen altından
tutun. Çok fazla sıkmayın.
2. Direkt olarak kendinizden 90
derece açıyla penisinizi ileri doğru
çekin. Ama unutmayın yine acıyı
hissettiğimiz zaman anlıyoruz ki çok
zorluyoruz. Daha hafif çekiyoruz. Bu gerilimi 30 saniye
uygulayın.sonrasında 1 dakika dinlenin.
3. Toplamı 5 ila 20 dakikayı buluncaya kadar bu
egzersizi tekrar edin.Bu ilk partiden sonra 10 ila 20
dakika arasında dinlenin. Sonra tekrar başlayın.

Teknik 3
Bu teknik Avrupadaki dergilerden birinde en etkili teknik olarak seçilmiş.

1. Sağ elinizle penisinizi kavrayınız ve ritmik bir şekilde
vücudunuzdan ileri çekiniz(itiniz).
Bunu 15'er saniyeden yaklaşık 10 defa yapınız.
2. Aynı git gelleri 10 kez sağa doğru, 10 kez sola doğru vede 10 kez aşağı doğru yavaşça tekrarlayınız.
3. Penisinizin başını erekte oluncaya kadar baş
parmağınızla okşayın. Baş parmağanız ve işaret parmağınızla penisi kavrayın,
küçük çemberler yaparken kökünden başına doğru yavaş
yavaş 10 kez ittiriniz. Amaç penisimizin başına daha fazla kan pompalamak. Ama yine sınırı zorlamadan.
4. Penisinizi çekebildiğiniz kadar ileri çektikten sonra
küçük daireler çizerek önce sağdan sola doğru, sonrada
soldan sağa doğru 10'ar kez hareket ettiriniz. 
5. Penisinizi şimdi salın ve küçük, basit, yumuşak,
esnek hareketlerle sallayın. Bu kanın tekrardan
pompalanmasını ve rahatlamasını sağlayacaktır.

05- Gelişim ve Kan Dolaşımı
Günlük germe hareketlerinden sonra bu gelişim ve
kan dolaşımı hareketini yapmanız gerekmektedir. Bu
çalışma hem penisinize gerekli olan kanı pompalayıp
dolaşımı sağlayacak, hem de bundan sonraki çalışmalarda penisinizi bulunması gereken yarı erekte hale geçirecektir...
Esnetme Hareketi.
Öncelikle bir elinizle penisinizi kavrayın, diğer elinizle de torbalarınızı korumak maksatlı onları kavrayıp biraz geri çekin. Sonra penisinizi kırbaçlar
gibi sallayın. Bunu otuz kereden daha fazla yapmayın.

06- Sağma Teknikleri
Bu teknik, yüz yıllardır pek çok ayrı kültür tarafından kullanılan geleneksel bir tekniktir. Penis gelişiminin en etkili hareketi olarak kabul görmektedir.
Bu sağma teknikleri penise daha çok kan
göndermektedir. Bu doğrultuda süngersi boşluklara
normalden daha fazla kan dolmakta, ve dolan kan
odacıkları genişletmektedir. 
Genişleyen odacıklar
içinde daha çok kan muhafaza edecektir. Bu da penisinizin büyümesi anlamına geliyor. Bu süreç bir kaç ayı almaktadır.
Erkeklerin bu sağma tekniği üzerine bir kaç değişik varyasyon
ürettikleri görülmüştür. Sağma teknilerinin hepsinin özü aynıdır.
Ama bizim en iyi ve en etkili teknik olarak önerimiz "Teknik 1"'dir.
Yinede sizn öncelikle bütün teknikleri tek tek dikkatlice
okuyunuz. Size en uygun gördüğünüz,
en rahat edeceğinizi düşündüğünüz tekniği uygulayın.
Bu tekniği kullanırken mutlaka kayganlaştırıcı
kullanmalısınız.
Bu tekniğin sonuçları kalıcıdır. Ereksiyon
halindeki penisiniz hem daha uzun hem daha kalındır.
ama en büyük özelliklerinden biri ereksiyonu daha
uzun süreli kılmasıdır.
Bu teknik zararsızdır, akdine yararı büyüktür. Penisinizin boyunu ve kalınlığını arttırdığı gibi daha sağlıklı ve kuvvetli ereksiyonlar sağlayacaktır.

ÖNEMLİ UYARI: Bu çalışmalar sırasında asla
ereksiyonunuz tam olmasın. Yani asla tam sert
olmayın, yarı yumuşak ile 3/4 yumuşaklıkta kalın. Tam ereksiyon halinde olmanız penisiniz üzerindeki ana damarları zedeleyip, sakatlayabilir. Bu teknik
tamamen yumuşak haldeyken uygulanırsa da hiç bir
yararı olmaz. Daha ilk çalışmadan sonra yarı erekte haldeki penisinizdeki enine boyuna genişlemeyi fark edeceksiniz. Fakat kalıcı etkilere kavuşmak için 1
ile 3 ay arasında sürenin geçmesi gerekmektedir.

Teknikleri dikkatlice okuyup kendinize en uygun
olan birini seçin.

Teknik I
Bu çalışma haftanın 5 günü uygulanır. Bu çalışma
sonucunda örneğin 15 cmlik bir penis 2 cm ile 7,6 cm arasında uzama gösterebilir. Bu tamamen sizin bünyenize bağlı bir durumdur. İlk bir ayda çok fazla bir fark görmesenizde ikinci aydan itibaren geilişim
olağan üstü olacaktır.
1. Penisinizi yarı erekte bir haldeyken, penisinizin
en alt kısmını sol elinizin baş ve işaret
parmaklarıyla sıkıca kavrayın, sarın.
2. Şimdi kökten başa doğru yavaşça
ama sıkarak aşağı ve ileri doğru
çekiniz. Penisinizin baş kısmına
kanın gidişini ve başın büyümesine
dikkat ediniz.
3.Aynı hareketi sağ elinizle yapınız. Unutmayın, penisinizi
kökünden ucuna kadar yavaşça ritmik olarak çekin.
Bu çalışmaları şu şekilde yapın:
- İlk hafta için günlük yarı güçte 200 ila 300
çekiş (10 dakika)
- İkinci hafta için tam güçte 300 ile 500 çekiş (15
dakika)
- Sonraki haftalarda yapabileceğiniz kadar en
kuvvetli şekilde 300 ile 500 çekiş (20 dakika)
Bu çalışmalar sırasında tam ereksiyon hali oluşursa yapabileceğiniz iki şey var. Biri tekrar yumuşamasını beklemek, ikincisi de çalışma sırasında
daha sıkı kavramak. Kan dolaşımını teşfik etmek amacıyla bu çalışmalardan sonra penisinizi 25-30 defa yukarı aşağı sallayınız. Bunu günün 5 günü
tekrarlayınız. Ereksiyon hali oluşmasına izin
vermeyiniz. Bu aynı zamanda başlı başına kendinizi
kontrol etme temrinidir.

Teknik II
1. Yumuşak haldeki penisinizi kökten
uca kadar kremleyiniz.
2. Sadece baş ve işaret
parmaklarınızı kullanarak penisinizi
kökten uca doğru sertçe ama sabit bi
şekilde yere doğru çekiniz.
3. Belirleyeceğiniz sırayla aynı
işlemi bir sağ elle, bir sol el ile tekrar ediniz.
4. Belli bir şişme oluşuncaya kadar bu olayı tekrar
ediniz. Şişkinlik oluşunca çekiş kuvvetini biraz daha
arttırınız.
5. Bu hareketi 100 kez tekrarlayınız.
İlk 10 gün için kendinizi kısmen çok zorlamayın.
Belli bir süre sonra 200 çekişie ulaşacaksınızdır.
Çalışmalar sırasında penisinizin başının ekstra
kızardığını ve irileştiğini göreceksiniz. Bu herşeyin
yolunda olduğunu gösterir.

Teknik 3

Bu teknik 1 ve 2 numaralı tekniğimize benzemekle
beraber daha basittir ve kayganlaştırıcı
KULLANILMAMAKTADIR. Yani onların kuru versiyonları
diyebiliriz.
Bu teknikte dikkat edeceğimiz şu; penisinizin orta ve
kök kısmını ayrı ayrı çalıştırın. Elinizle kavrayıp
derinizi aşağı doğru gerin, ama derinizi tahriş
etmemek amacıyla derinizin üstünde git-geller yapmayın.Sadece tek yönlü sıkıca tutup çekin.

Teknik IV
Yarı erekte haldeki penisinizin her yerine
kayganlaştırıcınızı sürünüz. Önce sol elinizin baş parmağını ve işaret parmağını yuvarlak oluşturucak şekilde bir araya getirin.
Bu şekilde penisinizin kökünü kavrayın. Sol elinizi
penisinizin ucuna kadar sıkıca kaydırın, inekten süt sağarmış
gibi.
Sol eliniz başın ucuna yaklaşınca hemen sağ
elinizle aynı şekilde kökten kavrayıp yukarı doğru sağın. Yani bir eliniz penisin ucundan ayrılmadan,
ikinci eliniz penisinizin kökünden yukarı kaymaya
başlasın. 
Unutmayın sıkıca kavrayın.
İlk haftalar için günde 100 sağma yapın(yaklaşık 10
dakika). İlerleyen haftalarda kendinizi hazır
hissettikçe bunu ikikatına çıkarmaya başlayın. Eğer
boşalacak gibi olursanız durun ve boşalmayı engelleyin.

Teknik 5

Bu TAO tekniği olarakta bilinmektedir. Ve mantar
gibi iri bir penis başı isteyenlerin uygulaması
gereken tekniktir. Bu teknik hemen hemen "Teknik 1"
ile aynıdır. 
Fakat daha narin vede daha yavaştır. Penisiniz "Teknik I" i uygulayın.
Penisinizin başına kan toplanıp, şişip kızarınca o şekilde durun ve
10 saniye kadar o şekilde kalın. Bu penisinizin başındaki kanla dolan
odacıkların daha fazla baskıya maruz kalıp daha çabuk, ve daha fazla
genişlemesini sağlamaktadır.
Günde 10 dakikadan fazla yapmayınız.

07- PC Kasını Tanımak

Bugune kadar bir yerlerde ve burda PC Kasından söz
edildiğini duydunuz. Pc kasını geliştirmek pek çok
sebepten önemlidir:
- Daha kuvvetli ereksiyonlar,
- Kuvvetli Orgazmlar(bazen arka arkaya birden fazla
orgazm),
- Boşalma sürenizi kontrol etmek,
- Orgazmdan sonra penisin ereksiyonunun tekrarlanma
sürecini hızlandırma,
- Sağlıklı bir prostat.

PC kası(Pubococcygeal Kası), aslında leğen kemiği
çevresindeki kas grubudur. Ve seksüel hayatımızın en önemli parçalarından biridir. Kasık kemiklerinizin
birleşim noktasından, kuyruk kemiğinize kadar uzanır.
Bu kasları dokunarak hissedebilirsiniz. Bunları torbalarınızın başlangıç noktasıyla anüsünüz arasında
yer almaktadır. 
Diğer kaslarında yardımıyla idrar
kontrolunu sağlamak dışında, PC kası kadın ve
erkeklerde orgazmıda tetikliyen kaslardandır. Boşalma
sırasındaki kasılmaları yapan PC kasıdır. Bu kası
geliştirmek size seks dünyasının her kapıyı açan
gizli anahtarını verecektir.
PC kasınızı çalıştırmak için öğreteceğimiz bu
teknikler, sizin aşk hayatınızda partnerinize karşı
çok daha başarılı olmanızı sağlaması dışında kendiniz
içinde önemi çok. Bu çalışmalar sizinde hiç
yaşamadığınız cinsel tatlar almanızı sağlayacak.
Kadınlar yıllardır daha iyi bir orgazm için PC
kaslarını kullanıyorlar. Ama erkekler bunun farkında bile değiller. Tabii şu
anda bu yazılanları okuyanlar hariç. Herşeyden önce PC kasınızın yerini öğrenmelisiniz.
Erkeklerin PC kaslarını keşfedip kontrol etmeleri,
kadınların bunu yapmalarından daha kolaydır.
Yapacağınız şey çok basit. Tuvalette idrarınızı
yaparken, idrarı durdurmak. Bu sadece PC kasınızı
bulmanızı sağlamaz. Aynı zamanda PC kasını geliştirme
egzersizlerinede başlamış olmanızı sağlar. Her
tuvalete gittiğinizde 5 defa idrarınızı tutup tekrar
salın. İdrarınızı ve boşalmanızı kontrol etmenizi sağlar.

08- PC Kasını Geliştirmek

PC Kasınızı bir kere keşfettikten sonra, PC kası
egzersizleriniziistediğiniz yerde istediğiniz zaman
yapabilirsiniz. Her gün PC kasınızı çalıştırmalısınız. PC kası egzersizleriniz bunlar:
- Çabuk PC kasılmaları. Kasın bırakın, bunu tekrar
tekrar yapın.20'lik setler halinde 100 tane yapmaya
çalışın. Günlük 250 tane yapmaya çalışın. Ve bunu
ömrünüzün sonuna kadar yapın. Hedefiniz günlük 1000 kasma.
- Uzun kasılmalar çalışın. Kasabildiğiniz kadar
kasın ve hiç serbest bırakmadan 30 saniye öyle kalmayı deneyin.

- Kademeli Kasılmalar yapın. 3-4 saniyede kasın.3-4
saniyede serbest bırakın. Bunu tekrar tekrar yapın.

- PC Titremeleri elde edin. Yapabildiğiniz kadar
yavaş bir şekilde PC kasınızı kasın. Artık daha fazla
kasamadığınız noktaya geldiğinizde salın. Bir titreme
hissedeceksiniz. Bu sırada derin ve yavaş nefes alıp
verin. Yorulduğunuz zaman bunu çalışmayı yapın,
kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

- İdrarınızı yaparken, ve son idrar damlalarını dışarı fırlattırken PC kasınızı ters yönde kullanırsınız. Bunu yaparken anüsüzün açılır ve bunun
hissi farklıdır. Bunun adı PC'yi dışa itmektir.

Çoğu erkek bu çalışmaları her yerde yapabilirler.
Bunun hayat boyu sürdürülmesi;ilerleyen yaşlarda
sperm kalitesinin düşmesine engel olacak, hissiyatınızı arttıracak, orgazmınızı dahada coşturucak,sevişmelerinizin daha uzun sürmesini sağlayacaktır.
Ereksiyon sorunlarına karşı psikologlar ve cinsellik uzmanları, binlerce erkek hastaya bu çalışmaları yapmalarını
söylemişlerdir. Söylenenleri yapan hastalar, eski sağlıklı günlerinden
bile kat kat daha iyi ereksiyonlara sahip olduklarını söylemişlerdir.
Diğer bir kısımda daha çoşkun
sevişmeler yaşadığını belirtirken, başka bir kısımda mucizevi bir şekilde bir kaç orgazm birden yaşadığını belirtmiştir.

09- Masaj ve Soğutma

Çalışmanızı daima masaj ve soğutma hareketi ile
sonlandırmanız gerekmektedir. Testisler, hücreleri
canlı tutabilmek için her zaman kendini 34 derece civarında tutacak şekilde ısınıp soğurlar. Isı çalışmalar sırasında oluşmuş olabilecek küçük
zedelenmelerin yeniden onarılmasında kolaylık
sağlayacaktır. Çalışmalarınız bittikten
sonra bir kaç dakika boyunca penisinize masaj yapın. Bunu dilerseniz bir kremle de yapabilirsiniz. 
Masajdan sonra arzunuza göre isterseniz sıcak havlu kompresi
yapabilirsiniz. Yada küvetinizi sıcak suyla doldurup
penisinizi ılık(yada sıcak) su içinde bir kaç dakika
için dinlendirebilirsiniz.

Hangisini seçerseniz seçin, bu ılık kompresler
penisinizde ki kanı tutacak, ve tahriş olan kısımları
uyaracaktır. Tedavilerini hızlandıracaktır.
Sonrasında mutlaka iyice kurulanın. Penisin ıslak
kalması mantar oluşumuna sebep olabilir. 

10- Çalışma Programı
Artık bütün teknikleri bildiğinizegöre şimdi
sırada bunları günlük bir düzene sokmak var. Eğer
gerçekten iri bir penisiniz olsun istiyorsanız tüm
söylenenleri harfiyen uygulamalısınız. 
Bunlar başarısı KANITLANMIŞ çok özel methodlardır.
Bu gune kadar pek çok kişi bunlardan başarı elde
etmiş bulunmakta, ve artık daha mutlu, daha sağlıklı
yaşamakta. 
Bu yüzden işe yarayacak dediğimizde bize
inanın. Bu teknikler sizide değiştirecek.
Bu çalışmaları her gün 1'er saatten,haftanın 5 günü
çalışmalısınız. Kalan 2 günde vücudunuzun kendini
yenilemesi için dinlenmelisiniz. Dinlenme gününüzü
kendi keyfinize göre seçebilirsiniz. 
Bunu yaptıktan sonra, yaklaşık 3 hafta içersinde
gözle görülür gelişimler başlamış olacak. Çalışmalara
bi kere başladıktan sonra bırakmak istemeyeceksiniz,
bırakmamalısınızda. Unutmayın ki burda anlatılan
teknikler sadece penisinizi büyütmüyor, cinsel açıdan
pek çok artılarda kazandırıyor. Örneğin penisinizin
sertliği gibi, örneğin boşalma süreciniz gibi,
örneğin prostatı koruması gibi...

NOT: Bu çalışma sistemlerinde, biz kendi
önerilerimizi sunduk. Ama siz başka teknikleri
denemek uygulamak isterseniz, hiç durmayın onlarıda
deneyin. Ve hangisinden memnun kalırsanız onu sürekli
uygulayın ve etkili olması için bir şans tanıyın.
Eğer bir yıllık çalışmadan sonra hiç bir değişim
olmazsa(ki çok düşük bir ihtimal) o zaman farklı bir
tekniği deneyin ve onu uygulayın. 
Daima egzersizlerle
ilgili söylenenleri uygulayın, çalışma sınırlarını
genişletmeyin. Abartmayın...

11- Günlük Çalışma Programı

- Sıcak Havlu Kompresi (5 dakika)
- Germe Teknikleri (25-30 dakika)
- Gelişim ve Kan Dolaşımı (1 dakika)
- Sağma Teknikleri (10-20 dakika)
- PC Kası Çalışmaları (5 dakika)
- Masaj ve Soğutma ( 5-10 dakika)
İşte hepsi bu. Size hayalini kurduğunuz penisi
verecek olan gizli teknikler bunlar. Unutmayın haftanın 5 günü bu teknikleri çalışacaksınız ve çok kısa zamanlarda kalıcı sonuçlara ulaşacaksınız.
GERÇEKTEN İŞE YARIYOR!


Unutmadan, sigarayi iciyorsaniz hemen birakin, etkisini 5 gunde goruceksiniz hem ereksiyon daha hizli ve tutarli olucak ve sperm kalitesi de yukselicektir. Sitemize Allan Carr in videosunu yukledik, isinize yarar umarim. Bu linkte Sigara Birak