30 Kasım 2011 Çarşamba

Yılların Eskitemediği Süperstar ile Modaya Dair!

Genç kızlara taş çıkartan duruşuyla Ajda Pekkan, Twist için hazırladığı yepyeni 2011 Sonbahar / Kış Koleksiyonu ile karşımızda.


Bu özel koleksiyonun bir öncekinden farkı, internetten de satın alınabiliyor olması... Son zamanlarda adından sıkça söz ettiren alışveriş sitesi 1V1Y.COM, Ajda Pekkan for Twist Sonbahar/Kış Koleksiyonu’nu internette modaseverlerle buluşturan tek adres olarak dikkatleri üzerine çekiyor.

1V1Y.COM, sadece Ajda Pekkan for Twist koleksiyonu ile değil, Koton, Hotiç, Derimod, Twist, Saat&Saat, Tekin Acar, Kiğılı, İpekyol, Desa, Diesel, Converse ve daha birçok ünlü markanın sezon ürünlerindeki cazip avantajlarıyla da öne çıkıyor. Ayrıca Türkiye’nin önde gelen stil editörlerince hazırlanmış, moda tutkunları için benzersiz bir rehber niteliğinde olan online dergiye de mag.1v1y.com’dan ulaşabilir, beğendiğiniz ürünleri tek bir tık’la satın alabilirsiniz.

Sınırlı sayıda üretilen Ajda Pekkan for Twist koleksiyonunun parçaları, bir öncekinden de çabuk tükeneceğe benziyor. Bu yüzden, fazla vakit kaybetmeden 1V1Y.COM’u ziyaret etmenizi öneririz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.


28 Kasım 2011 Pazartesi

Ekinezya Bitkisi


Ekinezya
, Kuzey Amerika’nın yerli bitkisidir. Kızıldereliler zamanından beri bilinen ve o dönemden itibaren de, bir çok hastalığın tedavisinde kullanılan bitkilerden birisidir.

Ekinezya bitkisi bağışıklık sistemini güçlendirme de oldukça etkili. Birçok hastalığa da şifa kaynağı olmuştur. Asrın hastalığı olan, Domuz Gribine karşı oldukça etkili olduğu söylenmektedir.

27 Kasım 2011 Pazar

DANİMARKA’DAKİ İŞİTME CİHAZI MERKEZLERİ NASIL?


İşitme cihazı merkezleri ile ilgili Danimarka’nın Kopenhag şehrine 12Eylül tarihinde bir günlük çalışma ziyareti hakkında Sağlık Dergisi’ne bilgi veren Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı Ali Sait Septioğlu, bu kapsamda, Danimarka Bispeberg Kliniği, İşitme Cihazı Merkezi, AudioNova ve İşitme Cihazı Laboratuarı Delta’ya çalışma ziyaretleri yaptıklarını iletti. .


Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü yetkilileri tarafından yapılan işitme cihazı merkezleri ile ilgili Danimarka’nın Kopenhag şehrine 12Eylül tarihinde bir günlük çalışma ziyareti yapıldı. Ziyaretler hakkında Sağlık Dergisi’ne bilgi veren Sağlık Dergisi’ne bilgi veren Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı Ali Sait Septioğlu, Bispeberg Kliniği
hakkında şunları söyledi: “Bispeberg Klinik yetkilisi Birger Christensen, Danimarka’daki işitme cihazı uygulamaları ile ilgili bir sunum yaptı. Hastaların özel kliniklerde hem de kamuya ait işitme cihazı kliniklerinden ürün alabileceklerini belirtti. Klinikte hastaların gerekli muayenelerden geçtikten sonra hastaya ücretsiz olarak satış ve uygulamanın gerçekleştiği, işitme cihazının tamamen geri ödeme kapsamında olduğu belirtildi. Özel kliniklerde ise aynı hizmetin verildiğini fakat cihazın odyologlar tarafından onaylanmadığı sürece geri ödeme kapsamına girmediği, bu nedenle aynı ürünün özel kliniklerde çok daha fazla fiyatlara verildiği belirtildi. Danimarka’da ortalama bir işitme cihazının 420 Euro olduğu öğrenildi.”
Danimarka’da bu merkez gibi toplam 7 merkez bulunduğu belirten Septioğlu, bu merkezlerin standartlarının bu konudaki en iyi ve tüm AB tarafından uygulanan EN15927 standardı olduğu dile getirdi.

İşitme Cihazı Laboratuarı Delta
İşitme Cihazı Laboratuarı Delta ziyareti, kurumun Soeren Hougaard eşliğinde odyoloji laboratuar müdürü Gert Ravn tarafından yapıldığını kaydeden Septioğlu, “Delta’nın test ve danışmanlık, mikroelektronik, ışık ve optik başlıklarıyla üç alanda hizmet verdiği öğrenildi. Test ve danışmanlık altında radyo dalgaları ve manyetik alan, emniyet, akustik (odyoloji), wireless bölümlerinin olduğu, odyoloji ile ilgili tüm çalışmalarında bu alana girdiği öğrenildi.

Tüm Testler Gerçek Ortamda da Yapılıyor
Delta, odyoloji konusundaki başarılarının geniş network ve klinik çevre ile yaptıkları çalışmalar olduğunu anlattı. Çalışma alanlarının, odyoloji alanında akustik ve EMC (radyo dalgalrı ve manyetik alan) gibi akredite işitme cihazı testleri yapmak, özel işitme kliniklerini belgelendirmek, üniversitelerde ve sektördeki teknisyenlere eğitimler vermek, Danimarka işitme sağlığı için danışmanlık hizmeti vermek, ve teknik odyoloji ile ilgili odyometre, batarya, telefon, mp3 çalar gibi cihazların test ve kalibrasyonunu yapmak olduğu belirtildi. Yaptıkları tüm testlerin gerçek ortamda da yaptıklarını böylece işitme cihazı kullanan kişinin sadece sessiz ortamlarda değil aynı zamanda günlük yaşantısını sürdürdüğü trafik, gürültü gibi arka seslerin yoğun olduğu ortamlarda da kaliteli bir şekilde işitmeleri için çalıştıkları dile getirildi.

- Ayrıca kurumda Danimarka’daki işitme cihazları test ediliyor. Danışmanlık hizmeti veriliyor.
- Bağımsız bir firma, kamu tarafından fonlanıyor. Teknoloji hakkında çözümler üretiliyor.
- İşitme cihazları endüstrisi için danışmanlık hizmeti veriliyor. Yapılan testlerden elde edilen gelirler yeni testler yapabilmek için yeniden yatırım yapılıyor. Gelirlerinin yüzde 10’unu devletten, yüzde 90’ını yaptıkları testlerden elde ediyorlar. DANAK (Danimarka Akreditasyon Kurumu) tarafından yetkilendiriliyorlar. Bu nedenle tercih ediliyorlar. Uluslar arası standartlara göre test işlemlerini gerçekleştiriyorlar. Aynı testi defalarca tekrar edip aynı sonucu alıp alamadıklarına bakıyorlar. 300 kişi çalışıyor. İşitme cihazı bölümünde 12 kişi var.
- Özel klinikleri denetliyorlar. Denetleme esnasında oda, çalışanların yetkinlikleri, fiziksel altyapı ve kullanılan ekipmanlara bakılıyor. Şimdi 15927’ye göre işitme merkezlerini kontrol ediyorlar. Minor ve major uygunsuzluklara göre uyarı, kapatma veya akreditasyon iptali veriliyor” dedi.

SAĞLIK YÖNETİCİLERİ ÇALIŞMALARI DEĞERLENDİRDİ

Ankara Kızılcahamam’da yapılan Sağlık Yöneticileri Bilgilendirme ve Değerlendirme Toplantısında . hizmet kalitesi ve vatandaş memnuniyeti üzerinde duruldu.


Sağlık Yöneticileri Bilgilendirme ve Değerlendirme Toplantıları 25-26 Eylül ve 04-05 Ekim tarihlerinde Ankara Kızılcahamam’da gerçekleştirildi. Sağlık Yöneticileri Bilgilendirme ve Değerlendirme Toplantısına Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, Müsteşar Prof. Dr. Nihat Tosun, Müsteşar Yardımcısı Hakkı Yeşilyurt, Strateji Geliştirme Başkanı Başkanı Memet Atasever ve Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Şencan ve Sağlık Bakanlığı üst düzey yöneticileri katıldı.
Toplantıda Strateji Geliştirme Başkanlığı koordinasyonunda kurum yöneticilerine yönelik bilgilendirme ve değerlendirmelerde bulunuldu. Bu toplantılarda işletmelerin finansal sürdürülebilirliği için temel ilke olan gelir -gider dengesinin sağlanabilmesine yönelik Bakanlığın yürüttüğü mali uygulamalar ve uygulama sonuçları paylaşıldı. Farkındalık sağlanmaya çalışılarak, hizmet sunumuna ait planlama ve istihdam politikaları hakkında yöneticilere bilgi verildi.

630 Hastane Yöneticisi Davet Edildi
Her yıl geleneksel hale gelen toplantılarda sağlık hizmeti sunumundan sorumlu tüm tarafların yürüttüğü çalışmaların ve deneyimlerin karşılıklı olarak paylaşılmasının hizmet kalitesini ve vatandaş memnuniyetini konusunda etkili olduğunu dile getiren Strateji Geliştirme Başkanı Memet Atasever, diğer toplantılardan farklı olarak bu toplantıda kamu üniversite hastanelerinin yöneticilerinin de davet edildiğini kaydetti. Atasever şu bilgileri verdi: “Toplantılara Bakanlığımıza bağlı en büyük 285 Hastaneden 570 ve kamuya ait 48 Üniversite Hastanesinden 60 olmak üzere toplamda 630 hastane yöneticisi davet edildi ve büyük oranda katılım sağlandı. .

Hizmet kalitesini ve vatandaş memnuniyetini daha da ileriye taşımak ve ülke kaynaklarının ekonomik, etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak amacını tanışıyoruz. Hizmet sunumunda ve sağlık hizmetlerinin finansal yönetiminde zihniyet değişimine katkı sağlayacağını düşündüğümüz bu tür yardımcı faaliyetlere devam edileceğiz.”
Tedavi Hizmetleri Genel Müdürümüz Prof. Dr. İrfan Şencan da sağlıkta hizmet kalitesi ve hasta memnuniyeti konularında bilgi verdi.
Strateji Geliştirme Başkanlığı personeli Bütçe, Muhasebe, Ödenek, İhale, Mali Analiz, Stok Analiz, Malzeme Kaynakları Yönetim Sistemi Danışma Masalarında sağlık yöneticilerine hastaneleri hakkında mevcut durum, mali risk ve finansal sürdürülebilirlik konularında bilgi verildi.

26 Kasım 2011 Cumartesi

Altın Otunun Faydaları

Altın Otunun Faydaları:

İdrar söktürücü, safra ve pankreas salgısını ve mide suyunu arttırıcı ve idrar yollarındaki taşları düşürmeye yardımcıdır. Mesane, prostat ve idrar yolu iltihaplarına karşı faydalıdır. Romatizma ve eklem ağrısı şikayetlerini azaltır. Tokluk verir. Hazım zorluklarında ve basurda faydalıdır.

Altın Otu nasıl kullanılır?

Çiçekli dalları toplanıp kurutulduktan sonra suyla kaynatılarak kullanılır. Altın otu çayı özellikle idrar söktürücü ve taş düşürücü olarak kullanılmaktadır.

Çoban Üzümünün Faydaları

Çoban Üzümünün Faydaları ve Etkileri: Kan şekerini düşürücü etkisi ile şeker hastaları için oldukça faydalıdır. Vücuda kuvvet verir. Mikrop öldürücüdür. İshal ve dizanteriyi kesmekte etkilidir. Kılcal damarları güçlendirir.

Çoban Üzümü Nasıl Kullanılır? Meyveleri yenebileceği gibi yaprakları kaynatılarak çayı hazırlanabilir.

24 Kasım 2011 Perşembe

Duvar Sarmaşığının Faydaları


Duvar Sarmaşığının Faydaları ve Etkileri:
Selülit ve romatizmada faydalıdır. Çıbanları olgunlaştırır. Kabızlığı gidermeye ve bağırsak kurtlarını düşürmeye yardımcı olur. Spazm çözücüdür. Aybaşı kanamalarını düzenleyici etkiye sahiptir. Nezle, astım, bronşit, soğuk algınlığı gibi solunum yolu hastalıklarında faydalıdır.


Duvar Sarmaşığı Nasıl Kullanılır? Yaprakları kurutularak kullanılır. Meyveleri zehirli olduğu için kullanılmaz. Yapraklarının dahilen kullanımında da dikkatli ve ölçülü olunmalıdır. Daha ziyade bitkiden elde edilen özler ilaç sanayinde, hazır ürün yapımında kullanılır. Suda kaynatılan taze yaprakları ile çay yapılabileceği gibi bu yapraklar ağrıyan yerlere konursa ağrıyı hafifletir, çıbanların ve sivilcelerin üzerine konursa iyileşmeyi hızlandırır.

Karanfilin Faydaları


Karanfilin Faydaları:

Antiseptiktir; Mikropları öldürür. Diş ağrılarını kesmeye yardımcı olur. Ağrı kesici ve mikrop öldürücü özelliği nedeniyle özellikle dişhekimliğinde faydalıdır. Ağız kokusunu giderir. Bu nedenle sarımsak, soğan ve sigara kokularını bastırmakta etkilidir. Gaz söktürücüdür. Uyarıcıdır. Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Kalbi ve hafızayı kuvvetlendirir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Baharat olarak iştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Mideye ve göğse kuvvet verir. Karanfil çiçekleri balgam söktürücüdür. Öksürüğü keser. Cinsel isteği arttırır. Mide bulantısını ve kusmayı önler, ateşi düşürür. İshali keser.

Karanfil nasıl kullanılır?
Karanfil tohumu toplanıp kurutulduktan sonra suda kaynatılarak karanfil çayı yapılabilir. Karanfil çayı içerisine tarçın da eklenirse boğaz ağrısı için güzel bir bitkisel çay hazırlanmış olur. Karanfilden karanfil yağı da çıkarılır. Karanfil yağı romatizma şikayetlerini azaltıcı etkisi nedeniyle romatizmalı bölgeye sürülürse faydası görülür. Karanfil çiçeği balla karıştırılıp yenirse iktidarsızlığa iyi gelir. Karanfil çiçekleri kaynatılıp elde edilen şurup ateşli hastaları terletmek ve ateş düşürmek için kullanılır. Ayrıca, balgam söktürücü ve öksürük kesicidir. Karanfil kökü haynatılıp içilirse ishali keser, mide ve bağırsak bozukluklarını giderir.

Gülün Faydaları


Gülün Faydaları:


Gül yapraklarının kurutulmasıyla elde edilen gül çayı; vücudu toksinlerden arındırır, insanı rahatlatır ve ferahlatır. Stresi ve vücudun gerginliğini alır.Terlemeye karşı etkilidir. Gül çayı ayrıca, bağırsakları rahatlatır ve bulantıyı keser. Gül yapraklarının kaynatılmasıyla elde edilen karışımla göze banyo yaptırılırsa göz kanlanmasını ve göz nezlesini giderir. Gargara yapılırsa ağız yaralarına ve diş ağrılarına faydalıdır. Gül yağı ve gül suyu cildi gerginleştirir ve canlılık verir. Hafif müshil etkisine de sahiptir.



Nasıl Kullanılır: 

Yaygın olarak gül suyu ve gül yağı şeklinde kullanılır. Kozmetik sanayide kullanılır. Reçel olarak yenildiğinde mideyi kuvvetlendirir. Gül suyu cildi güzelleşterir. Gül suyuna batırılmış bez alna konulursa baş ağrısını giderir. Taze gül yapraklarının badem yağına batırılıp bir süre bekletilmesi ile elde edilen Gül yağı, göz çevresindeki kırışıklıklara, yarım saati aşmadan, uygulanıp temizlenirse faydalıdır.

Boy uzatma için şifalı bitkiler

Şevki Güngör, katıldığı bir televizyon programında kemik erimesi ve çocuklarda boy uzamasına yardımcı olacak bitkisel önerilerde bulundu. bizde bu bitkisel öneriyi sizlerle paylaşmak istedik.

MALZEMELER
  • 50 gr salep
  • 25 gr karanfil
  • 200 gr toz keçi boynuzu
  • 100 gr çavdar unu
  • 25 gr tarçın
  • 100 gr soya unu
  • 100 gr yulaf
  • 100 gr keten tohumu
  • 1 kg armut pekmezi

Bütün malzemeleri cam bir kaba koyup tahta kaşıkla macun kıvamına gelene kadar karıştırın. 3 yaşından itibaren bütün çocuklarda kullanabilir. küçük çocuklarda 1 tatlı kaşığı büyük çocuklarda, 1 yemek kaşığı günde 2-3 kaşık yiyebilirler.

23 Kasım 2011 Çarşamba

“SİGARA HODGKİN LENFOMAYA NEDEN OLUYOR”


''37. Ulusal Hematoloji Kongresi’de düzenlenen basın toplantısında konuşan THD Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, “Bu yeni bir bilgi. Sigara içmenin Hodgkin Lenfoma'ya yol açtığı anlaşıldı” dedi.

Türk Hematoloji Derneği (THD) tarafından düzenlenen ''37. Ulusal Hematoloji Kongresi''nin basın toplantısı, Sheraton Otel'de düzenlendi. THD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, THD'nin 44. yılını kutladıklarını anımsatarak, derneğin çalışmaları hakkında bilgi verdi. Özcan, hematoloji alanında eğitim gören öğrencileri, aile hekimlerini ve hastalarını hedef kitle olarak aldıklarını ve bu yönde eğitimler verdiklerini anlattı.

Sigara Hodgkin Lenfoma'ya Neden Oluyor
Yeni bir bilgi olarak ''sigara içmenin lenfomaya neden olduğunun tespit edildiğini'' bildiren Özcan, ''Sigaranın felaketlerine yeni birisi eklendi. Sigara içmenin Hodgkin Lenfoma'ya yol açtığı anlaşıldı. Bir insanın lenfoma olma riskini 1 olarak kabul ederseniz. İçilen her bir sigara ile bu risk artıyor. Yaşlı erkekler sigara tüketiyorlarsa lenfoma riski yüzde 80 kadar artıyor'' diye konuştu.
Özcan, bu bilgiye ulaşmak için milyonlarca veri tabanının tarandığını ve meta analiz yapılarak bunun ortaya çıktığını kaydetti.

PET'in Etkinliğinin İspatlanması Durumunda Kemoterapideki Kür Sayısının Azaltılabilecek
ABD'de Mount Sinai Tıp Merkezi Radyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Lale Kostakoğlu ise, lenfoma tedavisi sırasında erken dönemde elde edilen Pozisyon Emisyon Tomografisi'nin (PET) kemoterapiye hassasiyeti ve uzun süreli yanıtı belirleyici olarak klinik uygulamalarda önemli bir yer alabileceğini anlattı.
Kostakoğlu, bu konuda onkologların tedaviye hassasiyetin erken dönemde yansıtılması konusunda çalışmalar yaptıklarını ifade ederek, PET'in etkinliğinin ispatlanması durumunda kemoterapideki kür sayısının azaltılabileceğini kaydetti.

Gebelikteki Kansızlık, Çocukta Astıma Neden
THD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Teoman Soysal, ABD'de yapılan bir çalışmaya değinerek, 597 aile üzerinde yapılan çalışmayla ailelerdeki doğumları; gebelik sırasında kansızlığı olan annelerin çocuklarının takip edildiğini söyledi.
Bu çocukların doğumdan sonraki ilk yıllarında yüzde 22 oranında astım ve benzeri belirtiler gösterdiklerinin belirlendiğini kaydeden Soysal, “6. yılda takip edildiklerinde ise bu oranın hala yüzde 17 düzeyinde kaldığı belirlenmiş. Bu da gebelikteki kansızlığın çocuklar üzerindeki etkilerine bir yenisi olarak ortaya çıkmış durumda. Kansızlık çok önemli bir problemdir. Dünya üzerinde kansızlık oranı yüzde 40 civarında. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye'de, yüzde 20-39 arasında kansızlık beklenen kuşakta yer alıyor” dedi. Folik asitin gebelik dönemindeki önemine dikkat çeken Soysal, folik asitin eksik olması durumunda çocuğun nörolojik gelişme bozukluklarının olabileceğini belirtti.

THD Genel Sekreteri Prof. Dr. Mutlu Arat, ameliyat olacak hastalarda kansızlığın önemine dikkat çeken bir konuşma yaptı. Arat, ameliyat olan hastalarda ameliyat öncesi kansızlık olması durumunda ölüm ve komplikasyon riskinin görülebileceğini belirterek, yapılan bir araştırmaya göre 225 bine yakın ameliyat olacak hastanın yüzde 30'unda kansızlığın olduğunun tespit edildiğini aktardı.
THD Araştırma Sekreteri Prof. Dr. Muzaffer Demir ise, yaşlı kişilerin de kansızlık için hedef kitle olduğunu belirtti. Beslenmenin önemine değinen Demir, besinsel nedenlere bağlı olmayan kansızlığın da yaşlı insanlarda görülebileceğini kaydetti.

Demir Eksikliği Çocukta IQ Düşüklüğüne Neden Olabiliyor
Bir gazetecinin, ''Kansızlıkla mücadeleye'' ilişkin sorusu üzerine, THD Yönetim Kurulu Üyesi Soysal, kansızlığın en büyük nedeninin demir eksikliğine bağlı olduğunu söyledi.
THD Araştırma Sekreteri Prof. Dr. Muzaffer Demir ise, “Demir eksikliği olan bir kadının çocuklarının IQ'sunun, demir eksikliği olmayan bir kadının çocuklarının IQ'sundan düşük olduğu belirlendi. İki, üç doğumdan sonra yerine demiri koymazsanız, sizin büyümekte olan toplumunuzun IQ düzeyinini düşünün. Son derece önemli halk sağlığı sorunudur” diye konuştu.

22 Kasım 2011 Salı

PROTOMİK TARAMA İLE TÜM KANSERLER BELİRLENİYOR


“Her kanser insan vücudunda bir “kanserin kök hücresi” ile ortaya çıkıyor” diyen Hematoloji Uzmanlık Derneği Başkanı Prof. Dr. Süleyman Dinçer , “Protomik Tarama” yöntemi sayesinde bir damla kan ile kanser hücresinin moleküler boyuttayken tespit edilebildiğini söyledi.

Kanserde gelecekteki tedavileri ve erken tanıyı sağlayan “Protomik Tarama” yöntemi ile, kanser moleküler boyuttayken bir damla kan ile belirlenebilecek. Kanser türü ve hastalıklarının belirlenebileceği dile getiren Hematoloji Uzmanlık Derneği Başkanı Prof. Dr. Süleyman Dinçer, “Bununla ilgili özellikle Amerika, Japonya ve Çin’de çalışmaların devam ettiğini, 10 yıldır süren çalışmanın son aşamasına gelindiğini belirtti. Bugüne kadar insanlar üzerinde yapılan birçok çalışma olduğunu kaydeden Prof. Dr. Dinçer, ön sonuçların son derece başarılı olduğunu vurguladı.

Kanser Kök Hücresindeki Yenilikler Ele Alındı
Antalya'daki 2. Uluslararası Avrasya Hematoloji Kongresi'nde yurt içi ve yurt dışından çok sayıda hematolog bir araya geldi. Kanser kök hücresindeki yenilikler hakkında yeni bilgilerin ele alındığını belirten Kongre Başkanı Prof. Dr. Süleyman Dinçer Sağlık Dergisi’ne şu bilgileri verdi: “Her kanser insan vücudunda bir kanserin kök hücresi ile ortaya çıkıyor. Bir tane hücrenin kromozomal değişikliği oluyor ve bunlar kontrolsüz büyüyen bütün vücuda yayılan bir kanser dokusu ortaya çıkıyor. Bir tane hücre olmaz ise o kanser hücresi gelişmediği zaman kanser diye bir şey olmuyor” dedi.

“Kanser Kök Hücresine Ne Kadar Erken Tanı Koyarsanız Tedavi O Kadar Başarılı Olur”
İnsan vücudunun oluşumunda 23’ü spermden 23’ü yumurtadan olmak üzere toplam 46 kromozomdan oluştuğunu hatırlatan Prof. Dr. Dinçer, “46 kromozomlu hücre bütün dokulara dönüşebilir, kanser kök hücresinin özelliği de normalde bir karaciğer hücresini başka bir yere inokule edersen çok fazla yaşamaz. Ancak kendi dokusu içinde yaşar. Ama kanser kök hücresinin özelliği aynı çoğalma kabiliyeti kontrolsüz ve sınırsız olabilen bir hücredir. Kontrolsüz ve sınırsız büyüyebilen kök hücre sonuçta kanser hücresini oluşturuyor. Karaciğerde, akciğerde veya beyinde kitleler oluşturuyor. Bunların hepsi kanser kök hücresidir. Bu kanser kök hücresi ne kadar önce tanırsanız ve tedavi etmeye başlarsanız o kadar başarılı olursunuz” diye konuştu.

Bu Duruma En İyi Örnek Steve Jobs
Kanser kök hücrelerinin önceden tanımasının çok önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Dinçeri şunları kaydetti: “ Kanser kök hücresi başındayken yakalarsan iş biter. Geç olduğunda yani metastaz olduğunda yapacak bir şey kalmaz. Bu duruma en iyi örnek Steve Jobs, pankreas kanseriydi ve 6 yıl yaşayabildi. Ancak bunu daha küçükken tümörken yakalarsanız problemi ortadan kaldırırsınız.

Bir Damla Kan ile Kanser Taraması
Protomik analiz denilen test ile insanın bir damla kanı ile bütün genetik yapısı ve bütün amino asit dizilimi ortaya çıkıyor. Bu amino asit dizilimindeki değişiklikler bazı ipucu veriyor. Bunun en büyük hedefi amino asit dizilimindeki bozulmanın çok yoğun olduğu bölgeler. Kanda baktığınız protomik analiz yaklaşık 40 GB’lik bilgi biriktiriyor. Bütün analizlarini yapıyorsun. Bir damla kan içindeki proteinlerin, bütün kromozomal yapısı kadar çözülüyor.

“Tek Hücre İken Tanısı Konulabilecek”
10 yıl önce bu testler milyon dolarlara mal oluyordu. Şu anda kişi başı bin dolara düştü. Önümüzdeki yıllarda bu daha da azalacak. Bu yöntem risk grubundaki kişiler için çok avantaj sağlayan bir tarama programı haline gelebilir. Erken tanı ya da tarama programı, mesela prostat kanseri olma ihtimali aşamasında önlemi alınacak. Moleküler düzeyde kitle oluşturmadan tek hücre iken tanısı konulabilecek.”

Yeniçarşım.com ile Evden Çıkmadan Çarşıya Çıkıyoruz!

Ekim ayından bu yana yayında olan Yeniçarşım.com, alışkın olduğumuz e-ticaret sitelerinden oldukça farklı. Site şimdiden sloganı olan “Evden çıkmadan çarşıya çık” mottosunu fazlasıyla yerine getiriyor. 

Çünkü şimdiden Yeniçarşım.com’da yüzlerce mağaza var ve siz dilediğiniz ürünü bu mağazalar arasından seçerek kolaylıkla satın alabiliyorsunuz. Üstelik, internetten alışveriş yaparken en çok çekindiğimiz “güvenlik” engelini Hürriyet Güvenli Alışveriş Sistemi ile çözmüşler. Sistemi açıklayan video:



Yeniçarşım.com’un diğer alışveriş sitelerinden önemli farkları var. Platformun en belirgin karakteristiği olan alıcı ile satıcıyı bir araya getirme stratejisi, satıcıların (mağazaların) ticari kuruluş olması gibi akıllıca bir taktikle desteklenerek, son derece başarılı bir sistem getirilmiş durumda. Yeniçarşım.com’da satış yapan her mağaza, ticari unvana sahip, fatura kesen ve dolayısıyla garantili ürün satan mağazalar. Bu sayede aynı ürünü birden fazla mağaza arasından güvenle seçerek satın alabiliyorsunuz. Herhangi bir problemde “Hürriyet Güvenli Alışveriş Sistemi” ve Yeniçarşım’ın başarılı müşteri hizmetleri departmanı hizmetinizde.

www.yenicarsim.com'da 24 farklı kategoride onbinlerce ürün bulunuyor. Giyimden aksesuara, elektronikten beyaz eşyaya kadar aradığınız her şey Yeniçarşım.com’da.

Ayrıca, www.facebook.com/yenicarsim ve www.twitter.com/yenicarsim adreslerinden ise Yeniçarşım’ı takip edebilir, kampanya ve fırsatlardan haberdar olabilirsiniz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.


CİLT SORUNLARINA ERKEN TEŞHİS İÇİN YENİ VISIA 3D


Yeni Visia 3D ile tamamen bilgisayarlı analiz sistemiyle yapılan ölçümler sayesinde kişinin cildi ve cilt altı dokusunun incelenebildiğini kaydeden Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Orhan Murat Özdemir, “Cilt kalınlığı, cildin kolajen miktarı gibi değerler ölçülüyor, yüzün hangi bölümünün, ne derece ve neden yaşlanmış olduğu saptanıyor” dedi.

Cildinde herhangi bir sorunu olanlar iyi bilir ki akne, leke, ton farklılıkları, siyah nokta, yağ bezecikleri gibi sorunlar bir defa oluşunca kolay kolay tedavi edilmezler.Cilt sorunlarının erken teşhisi, tedavi sürecinin denetlenmesi ve tedavi sonuçlarının bilimsel belgelere dayanarak değerlendirilmesi Yeni Visia 3D sistemiyle ciltte henüz ortaya çıkmamış leke, kırışıklık, akne gibi sorunları her biri için ayrı cilt haritası çıkararak gösteriyor. Visia 3D; cilt sorunlarının oluşmadan önlenebilmesi, tedavi planlaması ve sonuçların değerlendirilmesi için çok değerli bilimsel verileri sunduğunu belirten Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Orhan Murat Özdemir, “Cildin görünen ve görünmeyen yüzeyinin fotoğrafını çekme ve analiz etme prensibiyle çalışan Yeni Visia 3D Ankara’da ilk defa ArtPlast Estetik Cerrahi Kliniği’nde uygulanmaya başladı” dedi. Özdemir, Sağlık Dergisi’ne cihaz hakkında bilgi verdi.

Yeni Visia 3D nedir? Bir röntgen midir, fotoğraflama sistemi midir?
Visia, cilt ve cilt altı değerlendirmeyi lensleri yardımıyla ve özel bir analiz programı ile hem görsel hem de matematiksel olarak sağlar. Özellikle bu matematiksel kısmı önemsemek gerekir çünkü mevcut cilt sorunlarının tedavi öncesi ve sonrasını çekilen herhangi bir öncesi-sonrası fotoğraf ile karşılaştırmak öteden beri mümkündü.
Yeni Visia 3 D ise; bize ciltte lekede, siyah noktalarda vb. sorunlardaki değişimi matematiksel veriler ışığında sunuyor. Yani size cildiniz iyi ya da kötü demenin ötesinden neden iyi ya da kötü ve nelerden ötürü (pigmentasyon, yağlılık, vb.) bu durumdasınız anlatmak çok daha bilimsel verilere dayanarak yapılabiliyoruz.

Yeni Visia 3D nasıl çalışıyor?
Analiz yapılacak kişinin aynı ışık ve pozisyondaki fotoğrafları alınarak cildinin durumu yüzdeler ve grafiklerle hastaya bildiriliyor. Sistem kabaca bu şekilde çalışıyor. Bu fotoğraflar sıradan fotoğraflar değil, her biri cildin bir sorununu derinlemesine analiz etmek üzere özel bir teknikle çekiliyor. Elde edilen görüntüler sayesinde tedavinin başarısı objektif olarak ölçülebiliyor. Yapılması gereken uygulamalar da yine bu raporlar sayesinde net olarak görülüyor; yani önerdiğimiz uygulamaların yapılması veya yapılmaması haline cildin 1 yıl sonraki hali de simüle edilebiliyor. Bu cümleyle şunu demek istiyoruz; cildinizi korumazsanız bir sene sonra hangi leke ve kırışıklarınızın oluşacağını bu akıllı makine bize söylüyor.

Bu sistem ciltle ilgili hangi bilgilere ulaşmamızı sağlıyor?
Ciltte kırışıklıkların değerlendirilmesi, kahverengi lekelerin değerlendirilmesi, UV hasarının değerlendirilmesi ve ciltteki kılcal damarların ve kırmızı benlerin yerleri, yoğunluğu, miktarının öğrenilmesi.
Yeni Visia 3D yaşlanma etkilerine kaşı nasıl bir fayda sağlıyor, daha doğrusu böyle bir faydası da var mı?
Elbette yaşlanmaya karşı savaşta ciddi bir etkisi var. Yaşlanma dediğimiz süreç cildin görünen yüzündeki tabakanın ve göremediğimiz kollajen dokunun kalitesinin azalması, yaşlanmasıdır. Visia’nın tamamen bilgisayarlı analiz sistemi ile yapılan bu ölçümlemeler sayesinde kişinin cildi ve cilt altı dokusu inceleniyor. Cilt kalınlığı, cildin kolajen miktarı gibi değerler ölçülüyor, yüzün hangi bölümünün, ne derece ve neden yaşlanmış olduğu saptanıyor.
Bizler bu analizler ışığında yaşlanma sürecini nasıl azaltacağınız hakkında bir öneri dosyası ve tedavi protokolü hazırlıyoruz.

Yeni Visia 3D analizi üzerine yapılan uygulamaların neleri değiştirdiğini de hastanız yine bu sistemle görebiliyor mu?
Görebiliyor, bizce sistemin en büyük faydası da bu. Uygulanan bakım ve tedavilerden sonra, analizler tekrarlanıyor, böylece yapılan bakım ve tedavilerin ne derece isabetli olduğunu objektif kriterlere dayanarak kontrol etmek mümkün oluyor.

21 Kasım 2011 Pazartesi

ISMARLAMA PROTEZ VE ORTEZ MERKEZLERİNDEKİ SON YENİLİKLER



Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı Ali Sait Septioğlu, 24 Eylül 2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan “Ismarlama Protez ve Ortez Merkezleri İle İşitme Cihazı Merkezleri Hakkında Yönetmelik” hakkında bilgi verdi.

Ege Ortez Protez Derneği tarafından Sağlık Bakanlığı aleyhine açılan davada, Danıştay 10. Dairesinin 9 Kasım 2010 tarih ve E.2009/8523-K2010/8941 sayılı Kararı sebebi ile Sağlık Bakanlığı bu konuda yeni Yönetmelik hazırladı. Ortez-Protezleri Ismarlama Olarak Üreten ve Uygulayan Merkezler ile İşitme Cihazı Satış ve Uygulaması Yapan Merkezlere Yönetmelik” hükümlerinin tatbik edilmesinde karşılaşılan sorunlar, güncel ihtiyaçların ortaya çıkması ve Yeni “Ismarlama Protez ve Ortez Merkezleri İle İşitme Cihazı Merkezleri Hakkında Yönetmelik” 24 Eylül 2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlandı. Yeni metin ile getirilen değişiklikler hakkında Sağlık Dergisi’ne bilgi veren Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı Ali Sait Septioğlu şunları söyledi: “Ismarlama protez ve ortez merkezleri ile işitme cihazı merkezlerinin ruhsatlandırılmasına işleyiş ve denetimlerine ilişkin usul ve esaslar yeniden düzenlendi. Terimler yeniden düzenlendi ve kısaltıldı. “Ismarlama ortopedik protez ve ortez” terimi tercih edildi.

Odyometri Teknikeri ve Odyolog Tanımları Değiştirildi
1219 sayılı Kanun’a yapılan ek düzenlemeye göre meslek tanımları yeniden düzenlendi.
Odyometri teknikeri ve Odyolog tanımları değiştirildi. Uzman Odyolog unvanının ve tanımlamasının 1219 sayılı Kanun’da yer almaması nedeni ile Yönetmelikten çıkarıldı. 1219 sayılı Kanun’a ek düzenlemede yeniden adlandırılan ve tanımlanan Tıbbi protez ve ortez teknisyeni/teknikeri tanımı değiştirildi. Ortetist-protetist ve Uzman Ortez-protez unvanının ve tanımlamasının 1219 sayılı Kanun’da yer almaması nedeni ile Yönetmelikten çıkarıldı.

Tüm Merkezlere Gerçek Kulak Ölçümü Cihazı Bulundurma Zorunluluğu Getirildi
İşitme cihazı merkezlerinde tuvalet ve lavabo aranması şartı kaldırıldı. 7 yaşa kadar olan çocuklara işitme cihazı satış ve uygulaması yapacak merkezlere, gerçek kulak ölçümü (real ear measurement) cihazını bulundurma ve cihaz programlama ünitesi oluşturma zorunluluğu, yayım tarihi ile birlikte, getirildi. Ek olarak bir yıl içinde tüm merkezlere gerçek kulak ölçümü (real ear measurement) cihazı bulundurma ve cihaz programlama ünitesi oluşturma zorunluluğu getirildi.
KBB uzmanı tabiplerin mesleğini icra ettiği özel muayenehanelerin bulunduğu bina ve müştemilatında işitme merkezi açamayacak. Ortopedi ve travmatoloji uzmanı hekimlerin mesleğini icra ettiği özel muayenehanelerin bulunduğu bina ve müştemilatında ise ısmarlama protez ve ortez merkezi, açılamayacağı hükmü getirildi.

Sorumlu Müdür Olacakların Eğitim Durumu
İşitme cihazı satışı bakım-onarımı ve uygulaması alanında en az ön lisans seviyesinde meslekî eğitim ve öğretim veren yüksek okullardan mezun olma zorunluluğu getirildi. Bu konuda yurt dışındaki bir eğitim ve öğretim kurumundan alınmış diplomalarının denkliği yetkili makamlarca kabul edilen odyolog veya odyometri teknikeri ile yürürlükten kaldırılan Yönetmeliğin Geçici 3’üncü maddesi hükmüne göre sorumlu müdür sertifikası bulunan şahıslar merkezlerde sorumlu müdür olarak çalışabilecek.
Ismarlama olarak üretilen ve uygulanan ortez-protezlerin uygulaması alanında en az lise ve önlisans seviyesinde meslekî eğitim ve öğretim veren okullardan mezun olanlar veya bu konuda yurt dışındaki bir eğitim ve öğretim kurumundan alınmış diplomalarının denkliği yetkili makamlarca kabul edilen tıbbi protez ve ortez teknisyeni/teknikeri ile yürürlükten kaldırılan Yönetmeliğin Geçici 2 inci maddesi hükmüne göre sorumlu müdür sertifikası bulunan şahıslar merkezlerde sorumlu müdür olarak çalışabilecek. .

Sorumlu Müdürün Görev ve Yetkileri Genişletildi
Sorumlu müdürün görev ve yetkileri genişleterek, izinler, görev tanımı, ayrılma süreçleri vb. düzenlendi. Sorumlu müdür olarak görev yapanlar ile odyometri teknikerlerine kapsamlı eğitim programı düzenlenmesi ve bu eğitime katılım zorunluluğu getirildi. Merkezlerde, sorumlu müdür haricinde, ortopedik protez ve ortezleri ısmarlama olarak üreten ve uygulaması ile işitme cihazı satışı bakım-onarım ve uygulaması yapmaya yetkili olan kişilere personel çalışma belgesi düzenlenmesi kaydıyla çalıştırılmasına izin verildi.

“Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, kamunun sağlığına karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından hapis cezasına mahkûm olanların” sorumlu müdür olarak mesleklerini icra edemeyecekleri hükmü getirildi.

Yönetmeliğe aykırı faaliyette bulunduğu tespit edilen merkezler ve kişiler hakkında, fiilin mahiyetine göre 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ve 07/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı hükmü getirildi.”

20 Kasım 2011 Pazar

“FİZİK TEDAVİ İLE ROMATOLOJİ KARIŞTIRILMAMALI”



Romatoloji Araştırma ve Eğitim Derneği(RAED) Başkanı Prof. Dr. Hasan Yazıcı, "Ülkemizde Romatolog sayısı 200'e ulaştı ama bu sayı yeterli değil. Uygar batıda fizik tedavicilerin romatoloji yapması kalmadı " dedi.

5. Türk-Yunan Romatoloji Günleri ve 12. Ulusal Romatoloji Kongresi, Antalya'da yapıldı. Romatoloji Günleri etkinliğine 80'i Türk, 35'i Yunanistan'dan olmak üzere toplam 115 uzman katılırken 12. Ulusal Romataloji Kongresi'ne de 21'i yabancı konuşmacı olmak üzere 500 hekim katılıdı. Kongreye ilişkin Cornelia Diamond Hotel'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Romatoloji Araştırmaları ve Eğitim Derneği (RAED) Başkanı Prof. Dr. Hasan Yazıcı, romatoloji hastalıklarına doğru tanı ve tedavinin konulması, uygun ilaç tedavisinin belirlenebilmesi için iç hastalıkları uzmanlığının gerekli olduğunu vurguladı. Romatolojinin, iç hastalıklarının bir yan dalı olduğunu belirten Yazıcı, romatolojik hastalıklara fizik tedavi uzmanlarının da baktığını anlattı. Yazıcı, "Fizik tedavi uzmanları, romatoloji uzmanlarının denetiminde bakmalıdır" dedi.

"Fizik Tedavi ile Romatoloji Ayrılmalı"
Yazıcı, romatolojik hastalıkların tedavisinde her geçen gün daha fazla kullanılan biyolojik ilaçları etkili ve güvenli kullanabilmek için çok iyi bir iç hastalıklar bilgi ve becerisi olması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: "Bu nedenle ilgili uzmanlık ve yan dal yönetmelikleri hazırlanırken ülke sağlığı için yaşamsal olan bu nokta, halen baskın olan kariyerist etkiler sonucu göz ardı edilmemelidir. Behçet hastalığı ana tema olacak. Bu hastalıkta ilaç tedavileri çok önemli. Oldukça pahalı olan biyolojik ilaçlar var. Yıllık kullanımı kişi başı 35 bin Türk lirası civarında baya pahalı ilaçlar. Bunların yan etkileri de olabiliyor. Dahiliye hastalıklarını iyi bilmemiz gerekir. İç hastalıklara bağlı bir disiplin olması çok gerekli.
Ülkemizde halen Avrupa'dan farklı olarak fizik tedavici arkadaşlarda yeni yönetmeliklerle romatolojiye katılıyorlar. Bizim ülkemizde asimetriler var. Ekonomik bakımdan 17. olan ülkenin üniversitesinin 380. olması çok ciddi bir asimetridir. Onun paraleli burada da var. Uygar batıda fizik tedavicilerin romatoloji yapması kalmadı. Çok ciddi iç hastalıklar bilgisi gerekiyor, bizimde artık bilmemiz gerekiyor. İyi fizik tedavici iyi bir romatolog olabilir ama, eğitimlerinin iyi olması gerekir."


" Önce Yetiştir Sonra Üniversiteyi Aç "
'Türkiye'de yeterli sayıda romatolog var mı?' sorusuna Yazıcı, "Şimdi Türkiye'de sayı 200'e geldi. Yeterli değil ama bundan 20- 30 yıl önceye göre çok daha iyi. Bunun yeterli olmaması bunu fizik tedavici yapar anlamına gelmiyor. Romatologların yardımıyla fizik tedavicilerde yapabilirler. Her ülkede bu var, az çok. Yeni bir branş. Beraber romatologların her üniversitede bölümü var. Orada eğitimleri alsınlar. Çok geride kalıyoruz. Önce yetiştir sonra üniversiteyi aç. Yoksa araştırma çok az çıkıyor" diye cevap verdi.


"Bu İş Politikayla Olmamalıdır"
'Uzmanlıklar politik olarak mı algılanıyor bu politika fizik tedaviciler lehine mi işliyor?' sorusuna ise Yazıcı, "Fizik tedavicilerin sayıları bizden çok daha fazla. Birkaç bin kişi ile birkaç yüz kişinin politik açıdan yapacağı baskı farklı olur. Bu gelenekleri bozmak çok zor.. Biz daha yeni birkaç yüz olunca sesimizi duyurmaya başladık. Sadece bilgi, beceri olmalı, bu iş politikayla yapılmamalıdır. Ama bu sorunlar düzgün dile getirilemiyor" yanıtını verdi.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülen Hatemi de aynı soru üzerine, "Yan dal yapmak için talep var. Bugüne kadar açılan hiçbir romatolog kadroları boş kalmadı" dedi.

Türkiye, Behçet Hastalığının En Sık Görüldüğü Ülkelerden
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülen Hatemi, Behçet hastalığının en sık görüldüğü bölgelerin İpek Yolu üzerinde olduğu için "İpek Yolu" hastalığı olarak da anıldığını belirtti. Hatemi, "Türkiye, hastalığın en sık görüldüğü ülkelerin başında geliyor, farklı saha çalışmalarında toplumda sıklığı 100 bin kişide 20 ila 420 hasta olarak bulunmuştur. Hastalık erkek ve kadınları benzer sıklıkta etkiler ancak hastalığın seyri genç erkeklerde belirgin olarak daha ağırdır" dedi.

“Yoksa Yanlış Verilen İlaçlar Yanlış Sonuçlara Yol Açabilir”
RAED Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sebahattin Yurdakul da, "İç hastalık uzmanı olmayan bir insanın, kalp tahlilleri yapması, tanı koyması, ameliyat yapması bir sanattır. Diğer konudaki bu işleri eğitimi olmayan arkadaşlar yapamaz. Mutlaka iç hastalıkları uzmanının hastalık tanı kriterleri, hasta konusunda bilgisi olması gerekir. Yoksa yanlış verilen ilaçlar yanlış sonuçlara yol açabilir" diye konuştu. 

"Aile Hekimi Sadece Reçete Yazmaz"
'Aile hekimleri arasında romatologların bulunmasında performans sisteminin katkısı oldu mu?' şeklindeki soruyu ise Yazıcı, şöyle yanıtladı: "Dahiliye zor bir iş. Dahiliyecilik sanıldığı gibi her işi yapmaz. Aile hekimliği 2 ya da 6 ayda düzelmez. Dahiliyeciliği aile hekimliğinde kullanmak yanlış. 10 sene 20 sene sonrası için yanlış bir şey. Aile hekimi sadece reçete yazmaz. İcabında doğum yaptırır, gerektiği yerde ameliyatta yaparlar. 2 ayda veya 5 ayda kurs ile aile hekimi geldi, olmaz. Çok büyük yanlışlar var. Hekim reçete yazan bir insan değildir. Gerçek aile hekimliği önemlidir. Halka hizmet götürürken çok dürüst hizmet götürmek gerekir.


“Batıdaki Performans İle Bizdeki Tamamen Ayrı”
Performansa göre demek ne demek. 10 yıldan beri performansa bağlı sistem konuşuluyor. Bu sistemi geliş tehlikesi de var. Çünkü doktorlar komplike vakalar almamaya başlıyorlar. Başarısız olduğu her hastada çünkü performansı düşecek. Bizimki performans falan değil. Bizim yaptığımız şimdiye kadar ölçmediğimiz kalemleri zaten ölçmüyorduk. Kaç işlem yapıldı, bu bilinmiyordu. Batının terk etmek istediği sistemi oturtmaya çalışıyoruz. Performans deyince sayım yapıyoruz. İngiltere'deki değil. Batıdaki performans ile bizdeki tamamen ayrıdır."

"Performans Sistemi Doktoru Anonimleştiriyor"
RAED Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Hamuryudan ise, "Performans sistemi; farklılıkları ortadan kaldıran, doktorları anonimleştiren, gelişmeleri engelleyen bir sistem. Doktor asistanla aynı işi yapıyorum diyor, farklı olmak istemiyor. Tamamen doktoru anonimleştiren duraklatan bir sistem" dedi.

19 Kasım 2011 Cumartesi

GAZİ TIP'TA ÖĞRENCİ KONGRESİ




Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. Ulusal Öğrenci Kongresi’nde konuşan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Peyami Cinaz, “Kongremiz ödüllü araştırma sunumları ve düşüncelerini özgürce dile getirebilecekleri nesnel yapılandırılmış tartışmalar gibi öğrencilerimizin yararlanabilecekleri birçok aktiviteyi de içeriyor” dedi.

21-23 Ekim tarihleri arasında Ankara'da yapılan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. Ulusal Öğrenci Kongresinde çalıştaylar gerçekleştirilerek, araştırma sunumları yapıldı. Toplantıda, kök hücre araştırmaları, robotik cerrahi, nöropsikiyatri, girişimsel radyoloji gibi güncel konuları ele alındı. Ayrıca; Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde yapılan cerrahi girişim ve operasyonların yer aldığı çeşitli çalıştaylar gerçekleştirildi.

Cerrahi Operasyonlar Full-HD Kalitesinde Canlı Yayında
Açılışta konuşan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Peyami Cinaz, kongrenin ikincisini düzenlemekten büyük mutluluk ve gurur duyduğunu belirtti. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesince düzenlenen öğrenci kongresinin birçok ''ilklere'' imza atacağını ifade eden Cinaz, “Yenileyerek şu an ülkemizin en modern toplantı salonu haline getirdiğimiz Tıp Fakültemiz Konferans Salonu'nda, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde yapılacak cerrahi operasyonların full-HD kalitesinde canlı yayınlar şeklinde sunulduğu çeşitli çalıştaylar gerçekleştirilecek” ifadesini kullandı.

Ödüllü Araştırma Sunumları
Cinaz, “Key-pad sistemiyle katılımcıların olgu ve bilimsel deneyimlerle ilgili çalışmalara aktif katılımları sağlanacak. Anlık değerlendirmeler yapılarak, katılımcı öğrencilerimize sunulacak. Kongremiz ödüllü araştırma sunumları ve düşüncelerini özgürce dile getirebilecekleri nesnel yapılandırılmış tartışmalar gibi öğrencilerimizin yararlanabilecekleri birçok aktiviteyi de içeriyor. Bunların yanı sıra öğrencilerimizin aktif katılımlarıyla en güncel konular arasındaki kök hücre araştırmaları, nöropsikiyatri, girişimsel radyoloji ve 'cerrahi robot' ile ilgili çalışmaları içeren oturumlarla öğrencilerimize yeni ufuklar açılacak” dedi.
Yurt dışı ve yurt içinden toplam 34 üniversiteden 350'yi aşkın tıp öğrencisinin katılacağı kongre 3 gün sürdü.

17.02.2005 tarih ve 25730 sayılı resmi Gazete'de yayımlanan "İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik" uyarınca Ek 2 tablo A hükümlerine göre değerlendirilmiş. Numune Kimyasal yönden Uygun bakteriyolojik yönden Uygundur ibaresi yazılı su uygun içme suyu olduğunu gösterir.

Suyunuzdan şüpheleniyorsanız yapmanız gerekenler.
1 kaba numuneden alarak dilekçeyle başvurabilirsiniz.
İl sağlık müdürlüğü Çevre Sağlığı İşleri İle İlgili Şube Müdürlüğü bu konuda size yardımcı olacaktır.

Müdürlüğün bu bölümü ayrıca şu görevleri vardır.


Şebeke suyundan gerekli analizleri yaptırarak ilin içme suyu takibini yapmak ve halkımızın sağlıklı su içmesini sağlamak
Yüzme havuzlarının denetimini yapmak ve havuz sularından numune almak, kaplıca işletmelerinin ruhsatlandırarak, güvenli, sağlıklı ve hijyenik şartlarda halkımızın kullanımına sunulabilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak,
Deniz sularının yaz döneminde onbeş günlük, kış döneminde birer aylık periyotlar halinde ölçümlerini yapmak,
Çevre ve insan sağlığını ilgilendiren konularda vatandaşlardan gelen şikayetleri değerlendirmek, ilgili birimlere bilgi vermektir.
OSB ve Endüstri bölgelerine ait sağlık koruma bantlarının belirlenmesi, diğer kurumlardan istek olduğu takdirde görüş bildirilmesi.
Tarım İl müdürlüğüne 
                               Malatya

Malatya toki ilköğretim Okulumuz da kene konusunda tereddüt hasıl olmuştur.Kene konusunda gerekli tedbirlerin alınmasını gereğini arz ederim.



18 Kasım 2011 Cuma

MUAYENEHANE AÇMAK İÇİN VALİLİKLERE GİDİLECEK



Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan yeni düzenlemeye göre, muayenehane açılış başvuruları, müdürlüklerin incelemesinden sonra sağlık müdürlüklerinin bağlı olduğu valiliklerce değerlendirilecek.


Sağlık Bakanlığı, muayenehane açılışı başvurusunda dikkat edilecek hususları yeniden belirledi. Bakanlığın, 81 il valiliğine gönderdiği genelgeye göre, muayenehane açılış başvuruları, müdürlüklerin incelemesinden sonra Ankara’da değil, valiliklerce (sağlık müdürlüklerince) değerlendirilecek. Valiliklere muayenehane yetki devri yapan Bakanlık, halen Ankara’da bulunan başvuruların da ilgili şehirde sonuçlandırılmasına karar verdi.
Sağlık Bakanlığı, muayenehane standartlarıyla ilgili geçtiğimiz Temmuz ayında yayımlanan genelgeyi yürürlükten kaldırarak, yeni bir genelge yayımladı. Müsteşar Nihat Tosun imzalı genelgede, muayenehane uygunluk belgesi başvurularının artık tamamen sağlık müdürlüklerince değerlendirilmeye tabi tutulacağı belirtildi. Önceden, başvuruların, müdürlüklerce değerlendirildikten sonra dosyaların Bakanlığa gönderildiğinin hatırlatıldığı genelgede, bundan böyle muayenehane açılış müracaatlarının tamamen valiliklerce (müdürlüklerce) yapılacağı vurgulandı. Halen Bakanlıkta bulunan müraacatların da müdürlüklerce karara bağlanacağının dile getirildiği genelgede, muayenehane uygunluk belgesinin nasıl düzenleneceğinin de önceden tanımlandığı hatırlatıldı.

Her Hekim İçin En Az 16 Metrekarelik Muayenehane Odası 
Genelgede, Sağlık Bakanlığının, Danıştayın, ilgili yönetmeliğin bazı fıkralarının yürütmesini durdurmasının ardından muayenehane açılışı esnasında yaptığı düzenlemelere de yer verildi. Aynı mekânın birden fazla tabip tarafından kullanılması durumunda; hasta bekleme salonunun genişliği, tek hekim için en az 12 metrekare, iki hekim için 24, ikiden fazla her hekim için ilave 5 metrekare olmak üzere kullanım alanı olacak. Pansuman odası, bebek emzirme ve bakım odası, arşiv birimi ve tuvalet ortak alan olarak kullanılabilecek. Her hekim için asgari 16 metrekarelik muayene odası, ilgili yönetmelikte belirtilen özelliklere göre oluşturulacak.
Muayenehanenin, bir tabip tarafından mesleğini serbest olarak icra etmek üzere, müstakil olarak açılan sağlık kuruluşu olması sebebiyle müşterek muayenehaneler de dâhil, şirket sahipliğinde açılmasına izin verilmeyecek. 03 Ağustos 2010 tarihinden önce ilgili mevzuat kapsamında açılmış muayenehaneler; 03 Ağustos 2015 tarihine kadar depreme dayanıklılık raporu hariç, diğer belgelerle 12/D maddesine uyum sağlayarak uygunluk belgesi alacak. Muayenehanelerde, fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanılabilir kılınması amacıyla imar planları ile kentsel, sosyal, teknik altyapı alanlarında ve yapılarda Türk Standartları Enstitüsünün ilgili standardına uyulacak.

Müracaatlarda Yangına Karşı Alınan Tedbirler Yok
Genelgede, Sağlık Bakanlığına intikal eden başvuru dosyalarında; muayenehanenin açılacağı mekânda yangına karşı gerekli tedbirlerin alındığını gösteren belgede, binanın yangın açısından uygunluğuna dair hususların yer almadığına dikkat çekiliyor. Yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi başvurusunda 19 Ağustos 2008 tarihinden önce olanlarda, yangına karşı gerekli tedbirlerin alındığını gösteren belgede binaya dair bilgilerin de yer alması gerektiğinin vurgulandığı genelgede, başvurusu bu tarihten sonra olan binalarda sadece muayenehanenin içinde alınan tedbirlerin yer almasının yeterli olacağı dile getirildi. Yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi başvurusu 19 Ağustos 2008 tarihinden sonra yapılan binalarda depreme dayanıklılık raporu istenmeyecek.
Bundan böyle, bütün muayenehane müracaatlarının, sağlık müdürlüklerince değerlendirilerek sonuçlandırılacağının kaydedildiği genelgede, işlem çıktısı alınarak düzenlenen uygunluk belgesiyle birlikte Bakanlığa gönderileceği açıklandı.

17 Kasım 2011 Perşembe

ÜNİVERSİTELER SÖZLEŞMELİ HOCAYA NASIL BAKIYOR?


Üniversite hastanelerindeki muayenehanesi olan hocaların sözleşmeli olarak çalışmasına ilişkin açıklama, üniversite camiasında makul karşılandı.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın üniversite hastanelerindeki muayenehanesi olan hocaların sözleşmeli olarak çalışmasına ilişkin açıklaması üniversite camiasında makul karşılandı.
Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdener, "Tıp fakültelerini olumsuz etkileyen mevcut gelişmelerin yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyurduğu açık. Üniversitelerin görüşü alınıp bir uygulama yoluna gidilmesinin uygun olacağını düşünüyorum. Sözleşmeli öğretim üyesi olabilir ama öğretim üyesinin saygınlığı önemli. Saygıyı olumsuz etkileyemeyecek her türlü çözüme biz taraftar oluruz" derken, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Peyami Cinaz da "Sözleşmeli çalışabilir, bunda bir sakınca görmüyorum. Bizde tam gün çalışılmasından yanayız. Ancak hastanede özel hasta bakılması kaldırıldı. Üniversiteye para girdisi ortadan kalktı. Geçen yıl özel muayenenin cirosu 27 trilyondu. Hacettepe'nin de 30'a yakındı. Amacımız tüm öğretim üyelerinin özel hasta bakabilmesini sağlamak. Bu ortadan kalktığı için hasta grubumuz dağıldı. Öğretim üyesini boş boş oturtmak israf. Hasta bakarsa hem kendine hem hastaneye katkısı olacak" yorumunu yaptı.

Tam Gün Çalışanlar Haklarını İstiyor
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Eriş Bilaloğlu ise herkesin tam günden yana olmasına rağmen yaklaşık 2 yıldır sürekli "bir yamalama" yapıldığını ileri sürdü. Bilaloğlu, "10 bin öğretim üyesinin 9 bin 400'ü tam gün çalışıyor. Onlar şimdi, 'Tam Gün Çalışıyoruz Haklarımızı İstiyoruz' diye bir imza kampanyası başlatıyor. Tam gün çalışanlara bir hak verdiği yok, o yüzden memnuniyetsizler" diye konuştu.
Öğretim üyelerinin sözleşmeli çalıştırılmasına da değinen Bilaloğlu, "Sözleşmeyle dışarıda çalışanların üniversiteden ilişiğini kesmek. Saat başı para alacaklarını duyuyoruz. Kamuoyunda hocalara o kadar para veriyoruz ama yine bunlar memnun kalmayacaklar diye bir imaj yaratma faaliyeti bu" dedi.
Bakanlığın yabancı doktor ve hemşire için Türk vatandaşlığı şartını ortadan kaldırmayı planladığını hatırlatan Bilaloğlu, tüm emekçilerin emeklerini almasını istediklerini ancak buradaki amacın insanları dar bir ücretler çalıştırma politikalarının bir parçası olduğunu öne sürdü.

Hemşireler İçin Dil ve Denklik Şartı
Bakan Akdağ, yabancı doktor ve hemşire çalıştırmanın önünün açılmasına ilişkin düzenleme yapacaklarını açıklamasına karşılık Türk Hemşireler Derneği uygulamayı eleştirirken Özel Hastaneler Platformu Derneği ise destekledi.
Türk Hemşireler Derneği Başkanı Saadet Ülker, 'yabancı hemşire' açıklamasını eleştirirken, şunları söyledi: "Kendi vatandaşına verdiği ücretler ortadayken acaba hangi ülkenin ücreti bizden daha iyi olan hemşiresi Türkiye'de hemşirelik yapmayı tercih edebilir. Geliri çok iyi olmayan, Türkiye'deki koşulları aratan insanların gelmesi söz konusu olacaktır. Dil ve kültür farkı sorun yaratır. Sadece diliyorum ve inanmak istiyorum ki Sayın Bakan artık bu konuyu bir daha dile getirmemek üzere gözden geçiririz ve bir daha gündeme getirmez."

Türkçe Bilen Hemşire Aranıyor
Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre düzenlemenin ardından YÖK ile görüşülüp şartlar belirlenecek ve Türkiye'de denkliği olan ülkelerin hemşireleri çalışabilecek. Yabancı doktorda olduğu gibi gelecek hemşirelerin de Türkçe biliyor olması gerecek.

Yabancı Sağlıkçı Kaliteyi Artırabilir
Sağlık Bakanı Akdağ'ın yabancı sağlık personeli fikrine destek Özel Hastaneler Platformu Derneği'nden geldi. Dernek Başkanı Dr. Mehmet Altuğ, Bakanlığın yabancı doktor çalışmasını desteklediklerini belirterek, "Türkiye'nin önemli oranda hekim ve hemşire açığı olduğu açık. Bu sorun özel sektörde daha çok kendini hissettiriyor. Özel hastaneler doktor ve hemşire bulmakta zorlanıyor. Yabancı doktor sağlık hizmetlerinde kaliteyi artıran bir argüman olabilir" dedi.

16 Kasım 2011 Çarşamba

İLAÇ KULLANIMINDA DEVRİM

İlaç harcamasında tasarruf için yeni kararlar aldı. Akılcı ilaç uygulamalarında ilaç kapaklarının değiştirilmesinden, kongrelere oturum eklenmesine kadar birçok konu hakkında İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü Akılcı İlaç Kullanımı Şube Müdürü Dr. Deniz Dedeoğlu, Sağlık Dergisi’ne açıklamalarda bulundu.

Türkiye'de yıllık ilaç harcamasının 17 milyar lira olduğunu ve bunun yaklaşık yarısının kutusunun açılmadan çöpe gittiğini belirleyen Sağlık Bakanlığı yanlış ve gereksiz ilaç kullanımının önüne geçmek için devrim niteliğinde kararlar aldı. İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü Akılcı İlaç Kullanımı Şube Müdürü Dr. Deniz Dedeoğlu, "Doğru ilaç kullanımının ilköğretimde ders olarak anlatılmasını istiyoruz. Güvenli kapak uygulamasına dair bir proje yürütüyoruz. Özellikle çocukların kolaylıkla açamayacağı ilaç kutularını sağlamaya çalışıyoruz. Tıbbi kongre ve toplantılarda akılcı ilaç kullanımına dair oturum yapma zorunluluğu getirildi" dedi.
Halka, sağlık çalışanlarına ve eczacılara yönelik bilgilendirme kampanyası başlattıklarını anlatan Dedeoğlu, hastanelere asılmak üzere 'İlacın ne eksik ne fazla' sloganıyla afişler ve broşürler hazırlandığını söyledi. Dedeoğlu, amacın doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık yaratmak olduğunu ifade etti.

23 Tıp Fakültesinde Akılcı İlaç Kullanımına Yönelik Programlar Var
Yanlış ilaç kullanımında Türkiye'nin en önemli sorununun gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanımı olduğunu belirten Dedeoğlu şöyle konuştu: "İlaç mutlaka hekim tarafından önerilmeli. Hasta illa antibiyotik istiyor ve hekimle tartışmaya girebiliyor. Hekim antibiyotiği yazmak zorunda kalabiliyor. Ağrı kesici amaçlı bile kullanabiliyorlar. Antibiyotiğin gereksiz kullanımı direnç gelişmesine neden olabiliyor. Dolayısıyla çok düzgün bir şekilde hekimin belirlediği standartlarda kullanılmalı. Yoksa yararından daha çok zararı olacak bir ilaç. 23 tıp fakültesinde akılcı ilaç kullanımına yönelik programlar var. Daha çok olsun istiyoruz. Bu konuda YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı'yla görüşüyoruz. Bir de komşu tavsiyesiyle ilaç kullanımı sorunu var. Ancak her insan farklıdır ve komşunun ilacı sana iyi gelmeyebilir."

İlaçta Güvenli Kapak Uygulaması
Sağlık çalışanlarına ve eczacılara yönelik eğitim verilmesinin planlandığını aktaran Dedeoğlu, "İlaç kutularına yönelik bir çalışmamız var. Şuanda güvenli kapak uygulamasına dair bir proje yürütüyoruz. Özellikle çocukların kolaylıkla açamayacağı ilaç kutularını sağlamaya çalışıyoruz. Bas-çevir kapakları çocuklar açmayı pek beceremiyorlar. Biz özellikle telepatik indeksi dar dediğimiz yani az dozlarda bile zehirleyici etki gösterecek ilaçları tercih ederek, bunları güvenli kapak uygulansın istiyoruz. Böyle bir talebimiz var. Şuanda bir zorunluluk, katı yaptırımlarımız yok. Gönüllülük esas. Ama yavaş yavaş oturacak. Çünkü üreticinin bu konuda alt yapısını değiştirmesi gerekiyor" dedi.
Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre tüm dünyadaki ilaçların yaklaşık yüzde 50'si yanlış ya da gereksiz kullanıldığını kaydeden Dedeoğlu, "Türkiye'de bunu yüzde 40'lara bile çekebilsek büyük başarı" diye konuştu.

15 Kasım 2011 Salı

uzuv kopmaları


Öğrenci Stajları
İl Sağlık Müdürlüğü''ne bağlı kurum ve kuruluşlarda öğrenci stajı

Başvuru Koşulları için Gerekli Belgeler :
1- Öğrencinin staj başvuru dilekçesi veya okulundan staj talep yazısı,

2- Öğrenci olduğuna dair belge.

Başvuru Yeri :
1- İl Sağlık Müdürlüğü Eğitim Şubesi

2- Staj yapılmak istenen kurum

Başvuru Şekli :
Postayla başvuru yapılabilir.

İlgili kişi şahsen başvurmak zorundadır.

Özel Durumlar :
Staj onayı çıkmadan öğrenci staja başlayamaz.

Öğrenci olmayıp, mezun olan kişiler, bilgi ve becerilerini arttırmak üzere gönüllü staj yapmak istedikleri takdirde, mezuniyet belgeleri ile başvurmak zorundadırlar.

Öğrenci uygulamalarında(ders uygulamaları), okul, öğrenci listesi ile birlikte başvuruda bulunur.

Yurtdışında okuyan öğrenciler, ilgili belgeleri Türkçe çevirileri ile birlikte koyarak başvuruda
Seyahat Aşıları





1- Sarı Humma Aşısı :
Hastalık, bağışık olmayan yetişkinlerde ölümle neticelenebilir ancak sarı humma aşısı yüksek oranda etkilidir. Sarı hummanın bulaşma riskinin olduğu bölgeler veya ülkelere (bazı Afrika ve Güney Amerika ülkeleri ) giden her yolcunun aşı olması tavsiye edilmektedir.

2- Kolera Aşısı :
Kolera aşısı herhangi bir ülkeye giriş için bir koşul olarak aranmaz. Yeni, ağızdan verilen iki farklı aşının ikisi de (canlı ve ölü) güvenli ve etkilidir.

Risk altındaki ülkelere gideceklere tavsiye edilir. Aşı yapılsa bile yiyecek, su ve hijyenle ilgili sıkı önlemler alınmalıdır.

Temiz içme suyunun ve yiyeceğin seçilmesi kolerayı önlemede aşıdan daha önemlidir.

3- Tifo Aşısı :
Tifo riskinin yüksek olduğu bölgelere gidecek yolcular, özellikle de bir aydan fazla kalacak kimseler, zayıf hijyen koşullarına maruz kalanlar ve Hindistan alt kıtasını ve antibiyotiğe dirençli organizmaların var olabileceği yerleri ziyaret edecek olan kimseler aşılanabilirler.

Aşılanma yolculuktan bir hafta önce tamamlanmalıdır.

4- Japon Ensefaliti :
Japon ensefaliti aşısının koruyuculuğu yüksektir. Aşı hastalığın yaygın olduğu kırsal bölgelerde en az 2 hafta kalacak olan ve bir yaşın üzerindeki yolcular için gereklidir. Japon Ensefaliti Aşısı seyahate çıkmadan 10 gün önce yaptırılmalıdır.

5- Menenjit Aşısı :
Alt-Sahra menenjit kuşağındaki ülkelere gidecek tüm yolcular ile bulaşıcı hastalık riski altındaki öğrenciler aşılanmalıdır. Mekke'ye gidecek hacı ve umre ziyaretçileri için menenjit aşısı zorunludur. Hacılardan dörtlü aşı (A,C,Y,W-135) sertifikası talep edilmektedir. Aşı yolculuktan 2 hafta önce yapılmalıdır.

6- Tetanoz Aşısı :
Tüm yolcular aşılanmalıdır.

7- Çocuk Felci ( Polio ) Aşısı :
Poliomiyelitin hala mevcut olduğu gelişmekte olan bazı ülkelere gidecek tüm yolcular bir doz ağızdan polio aşısı ile aşılanmalıdırlar. Bu ülkeler: Pakistan, Hindistan, Nijerya, Çad, Sudan, Afganistan, Nijer, Orta Afrika Cumhuriyeti, Mısır, Benin, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Botswana, Kamerun, Gana, Gine, Mali ve Yemen'dir. Aşı yolculuktan 4 hafta önce yapılmalıdır. Ülkemiz yapılan aşılama çalışmaları sonucunda poliomyelitten arındırılmıştır ve bu konuda Dünya Sağlık Örgütü tarafından sertifikalandırılmıştır. Bu bölgelere gidecek olan yolcuların aşılanmaları oradan alacakları mikrobu geri dönüşte ülkemize getirecek olmaları yönünden de önem taşımaktadır.

8- Hepatit B Aşısı :
Aşı yüksek bulaşıcı hastalık tehlikesi bulunan bölgelere giden tüm yolculara uygulanmalıdır.

9- Hepatit A Aşısı :
Aşı yüksek derecede hastalık riski olan bölgelere gidecek yolcular için tavsiye edilir, ayrıca hastalık kapma riski yüksek olanlar da aşı yaptırmaları için yönlendirilmelidirler.

10- Difteri :
Tüm vatandaşlarımıza genellikle çocukluk döneminde "üç aşı"-DTP (difteri/tetanos/boğmaca) olarak yapılmıştır. Hem tetanos toksoidi ve hem de difteri toksoidi yaklaşık olarak her 10 yılda bir ek aşı olarak verilebilir.

Tüm vatandaşlarımıza genellikle sağlık ocaklarımızda zaten 4 kez çocukluk döneminde, üçlü aşı olarak Difteri Boğmaca ve Tetanoz şeklinde yapılmaktadır. Ek olarak ilköğretim 1 ve 8. sınıflarda da birer doz difteri tetanoz şeklinde uygulanmaktadır. Her 10 yılda bir ek doz difteri tetanoz ikili aşı şeklinde verilebilir.
11- Kuduz :
Kuduza maruz kalma riski olanları korumak için yapılan aşılamaya ön aşılama denir.

Ön aşı bağışıklığı, yüksek risk altındaki, kuduz virüsü üzerinde çalışan laboratuvar çalışanları, veterinerler, hayvan bakıcıları ve vahşi doğa görevlileri ile kuduzun yaygın olduğu bölgelere seyahat eden veya buralarda yaşayan tüm bireylere uygulanır.

12- Grip :
Mevsimsel (kış ve bahar) bir grip patlaması yaşayan herhangi bir bölgeye seyahat edecek tüm yolcular potansiyel olarak hastalığa yakalanma riskini taşırlar. Turistler de risk altındadır

Riskli bölgelere gidecek yolcular seyahatten 2 hafta önce bir doz grip aşısı yaptırmalıdır
Yurt Dışında Emekli Olmuş ve Kesin Dönüş Yapmış Sigortalıların Sağlık Yardımlarından Faydalanması
Başvuru Koşulları için Gerekli Belgeler :
1. Yurt dışında çalıştığı en son işyeri adresi veya en son Hastalık Kasası adresi.

2. Maaş aldıkları kurum adresi ve maaş numarası.

Başvuru Yeri :
İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğü

Başvuru Şekli :
İlgili kişi şahsen başvurmak zorundadır.
Evlilik Raporları
1721 Sayılı Türk Medeni Kanunu''nun 136.maddesi ile evlenecek kişilerden "SAĞLIK RAPORU" istenmesi zorunlu tutulmuştur.

Başvuru Koşulları için Gerekli Belgeler :
Birer adet fotoğraf

Nüfus cüzdanı fotokopisi

İşlem Adımları :
Kişiler ikamet ettikleri bölgedeki Aile Sağlığı Merkezlerine başvurup, gerekli belgeleri vererek işlemi başlatırlar.

Başvuru Yeri :
İkamet ettikleri bölgedeki Sağlık Ocakları

Başvuru Şekli :
Postayla yapılan başvurular kabul edilmez.

İlgili kişi şahsen başvurmak zorundadır.

Özel Durumlar :
Hekim gerekli gördüğü takdirde testler (HIV, HEPATİT B-C,VDRL..) için kan alınmakta ve göğüs filmi çekilmektedir. Evlilik raporları ücretsizdir.
Sağlık Hizmetleri Şikayetleri ve Hizmetler Hakkında Bilgi Alma
Halkın Sağlık Ocakları ve Sağlık Birimlerinde aldıkları hizmetlerde karşılaştıkları sorunlar veya hizmetlerle ilgili bilgi almaları için SABİM'e (SAĞLIK BAKANLIĞI İLETİŞİM MERKEZİ) başvurmaları yeterlidir.
SABİM
Başvuru Yeri :
Sağlık Hizmetleri ile ilgili her türlü şikayet için Sağlık Bakanlığı''nın (SABİM) ALO 184 adlı Ücretsiz Telefon Hattını arayabilirsiniz.

Başvuru Şekli :
Postayla yapılan başvurular kabul edilmez.

İlgili kişi şahsen başvurmak zorundadır.

Özel Durumlar :
Ücretsiz ALO 184 hattını telefonla arayarak başvuruda bulunacaktır.



İnternetten Hasta Hakları Başvuru formu(şikayet formu)


Forma girmek için tıklayınız


Sağlık Kurulu Raporu
Başvuru Koşulları için Gerekli Belgeler :
1. Varsa sosyal güvence evrağı.

2. 2 adet resim.

3. Nüfus Cüzdanının önlü arkalı fotokopisi.

4. Varsa hastalığı ile ilgili tetkik sonuçları.

5. Hasta, öğrenci ise, öğrenci olduğuna dair belge.


Başvuru Yeri :
Hastaneler

Başvuru Şekli :
İlgili kişi şahsen başvurmak zorundadır.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görev Yapmadığına Dair Belge Alma

Müdürlüğümüz Personel Şubesi tarafından kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmadığına dair belge verilmektedir.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışmadığına Dair Verilen Belge İçin İstenen Evraklar

Dilekçe Örneği (Dilekçe Örneği için tıklayınız.)


Diploma veya Uzmanlık Belgesinin Fotokopisi


Kimlik Fotokopisi


Kişi kendisi gelemiyorsa noter tarafından düzenlenmiş imza beyannamesinin fotokopisi
Ayakta ve Yatarak Tedavi İçin Müracaat

Başvuru Koşulları için Gerekli Belgeler :

Hasta resmi evraklı ise

Kurumundan almış olduğu resmi sevk evrağı ile üç gün içerisinde hastaneye müracaat etmesi gerekmektedir.Eşi ve cocukları karnesi ile hastaneye müracaat edebilir.

Hasta emekli sandığı mensubu ise

Emekli karnesi ile hastaneye müracaat etmesi gerekmektedir.

Hasta bağ-kur’lu ise

Bağ-Kur karnesi ile hastaneye başvuruda bulunması gerekmektedir.

Hasta ssk’lı ise

SSK. karnesi ile hastaneye müracaat etmesi gerekmektedir.

Hasta yeşil kart’lı ise

Yeşil Kart’ı ile hastaneye müracaatı gerekmektedir.







Büyük Ekran İzlemek İçin Tıklayın

Ünlülerin kullandığı güzellik maskeleri

Baş döndüren güzelliklerini kullandıkları pahalı ürünlere ve estetik ameliyatlara borçlu olduğunu düşündüğümüz yıldızların aslında bu güzelliklerini pratik bakım yöntemlerine borçlu olduklarını biliyor muydunuz? 

İşte birçok güzelin güzel olmak ve bu güzelliğini korumak için kullandığı pratik güzellik maskeleri…

Şebnem Schaffer’in in güzellik iksiri üzüm çekirdeği
Podyumların güzel mankeni Şebnem Scheafer, güzelliğini yoğurt ve üzüm çekirdeğine borçlu olduğunu söyledi.
Ünlü manken her sabah, bir çay kaşığı yoğurt ve bir çay kaşığı çekilmiş üzüm çekirdeğini karıştırıp yüzüne sürüyor.

Deniz Seki’nin güzellik iksiri kahveli maske
Deniz Seki cildinin güzelliğini korumak ve tahriş olmasını önlemek için haftada bir özel maske uyguluyor.
Az şekerli Türk kahvesi içmeyi seven Seki, kahvenin telvesini dökmüyor ve yüzüne maske olarak uyguluyor. Kahvedeki kafeinin gözenekleri açtığını ve cildi beslediğini vurgulayan Seki böylece pürüzsüz bir cilt görünümüne kavuştuğunu söyledi.

Aydan Şener’in in güzellik iksiri maydonozdan tonik
Mecbur kalmadıkça yüzüne makyaj yapmadığını söyleyen Aydan Şener her zaman için doğal yöntemlerle güzelleşmekten yana.
Dönem dönem cildine çeşitli maskeler uygulayan Şener’in son tercihi ise maydanozlu cilt maskesi. Sanatçı maydanozu kaynatıp suyunu tonik olarak yüzüne sürüyor.

Pınar Altuğ’un güzellik iksiri kirpiklere badem yağı
Ünlü oyuncu ve sunucu Pınar Altuğ geceleri yatağa girmeden önce kirpiklerine badem yağı sürüyor. Ayrıca cildinin tazeliğini korumak için de gül suyu ile siliyor ve salatalık kabuklarından maske yapıyor.

Seray Sever’in güzellik iksiri yumurta ve zeytinyağı
Seray Sever’in cildinin güzelliğinin sırrı ise evde yaptığı maske.
Sever bir yumurtanın sarısını, hakiki bal, hakiki zeytinyağı ile karıştırıp yüzüne sürüyor. Sever, bazen zeytinyağının yerine badem yağı uyguladığını söylemeyi de ihmal etmedi.

Gül Gölge’nin güzellik iksiri
Her hafta iki ayrı program sunan Gül Gölge, cildinin bakımına ve güzelliğine büyük önem veriyor. Bol bol havuç, balık, elma ve yoğurt yediğini söyleyen ünlü sunucu şöyle konuşuyor: “Cildimi temizlemek için mağazalarda satılan kozmetik ürünlerini kullanmayı sevmiyorum. Ben her konuda suyu tercih ediyorum. Ayrıca makyajımı çıkardıktan sonra her gün yüzümü buzla yavaş yavaş ovarım. Bu hem beni dinlendiriyor, hem de gözeneklerin açılmasını sağlayıp cildimi canlandırıyor. Ayrıca haftada bir kere mutlaka vücuduma kese yaptırıyorum.”

Nefise Karatay’ın güzellik iksiri gül suyu masajı
Oyunculukta da şansını deneyen ünlü manken, güzelliğini bir süredir ‘gül suyu’ seanslarıyla koruduğunu söylüyor. Hiçbir zaman pahalı kozmetik ürünleri kullanmadığını, onun yerine doğal yöntemlerle bakım yapmayı tercih ettiğini belirten Karatay, “Her sabah ve akşam cildimi mutlaka gül suyu ile masaj yaparak dinlendiririm. Hanımlara tavsiye ediyorum” dedi.

Arzum Onan’ın güzellik iksiri ballı ısırgan otu
Mankenlikten sonra, kameraların karşısına geçen ve oyunculukta da isminden söz ettirmeyi başaran Onan, güzelliğini doğal içerikli ürünlerle korumaya çalışıyor. Kemerburgaz’daki evinin bahçesinde domates, biber yetiştiren Onan, organik besin tüketmenin sağlık için çok önemli olduğunu söylüyor. Onan, oğlu Can ile birlikte her sabah ‘Ballı Isırgan Otu Suyu’ içiyor.

Meral Kaplan’ın güzellik iksiri süt tozu
Ünlü Hollywood oyuncusu Cameron Diaz’a benzerliğiyle ünlenen manken ve oyuncu, cildini temizlerken hırpalanmamasına büyük önem verdiğini söylüyor. Cildine herhangi bir kozmetik ürünü sürmek yerine ‘süt tozu’ masajı yapmayı tercih ettiğini kaydeden Kaplan, “Bu yöntemi yabancı bir kadın dergisinden öğrendim. Süt tozunu su ile hafifçe ıslatarak yüzüme halkalar şeklinde masaj yapıyorum. Bu sayede cildim yumuşak ve taze kalıyor” diye konuştu.

Lerzan Mutlu’nun güzellik iksiri orkide çiçeği kremi
Singapurlu ve Malezyalı kadınların ciltlerinin tazeliğine hayran kaldığını belirten şarkıcı Mutlu, bu konuyu uzun süre araştırmış. Ve sonunda Orkide çiçeğinin çok yetiştiği Uzakdoğu’da kadınların bol kullandıkları, ‘Orkide özü’ ihtiva eden krem çeşitlerinden getirtmiş. Ünlü şarkıcı şimdi akşamları, orkide kremleriyle masaj yaptırdığını ve bunun çok büyük faydasını gördüğünü söylüyor.

Çağla Şikel’in güzellik iksiri su
Podyumların başarılı mankeni güzelliğini ‘su’ ile korumaya çalışıyor. Her gün hiç aksatmadan duş aldığını belirten Şıkel şunları söylüyor: “Ben de tüm hanımlar gibi ara sıra yeni çıkan kremleri deniyorum. Faydasını gördüklerim de oluyor ama ben suyun ‘hayat’ demek olduğuna inanıyorum. Su ile çok barışık bir insanım. Her gün balık gibi mutlaka suyun içindeyim. Mutlaka günde iki litre su içiyorum. Suyu hiçbir yönteme değişmem.”

Catherine Zeta Jones’un güzellik iksiri
Dişlerinin pırıl pırıl görünümünü çileğe borçlu. Çilek meyvesi ya da suyunda bulunan malik asit parlatıcı ve temizleyici özelliğe sahip. Aynı şey elma için de geçerli.

Eva Longoria’nın güzellik iksiri
Cilt bakımı için içeriğinde plasenta proteini bulunan bir krem kullanıyor. Uzmanlara göre bu çok pahalı krem yüksek miktarda enzim, protein ve vitamin içeriyor ve bunun da anti oksidan özelliği var

Julia Roberts’ın güzellik iksiri
Güzel yıldız ellerinin ve tırnaklarının bakımı için zeytinyağı kullanıyor. Uzmanlara göre zeytinyağının içerisinde bulunan Omega 9 ile E ve K vitaminleri gerçekten de eller ve tırnaklar için çok yararlı

Debra Messing’in güzellik iksiri
Pürüzsüz cildini yılan zehirine borçlu. Aman dikkat! Onun kullandığı herhangi bir yılan zehiri değil elbette. Güzel yıldız içinde özel bir yılan zehiri bulunan bir kremle özellikle göz çevresinde kırışıklıklar oluşmasını engelliyor.

Halle Berry’nin güzellik iksiri
Bazı uzmanlar fazla içmenin selülit yaptığını söylese de kahveyi vücuda sürmenin herhangi bir zararı yok. Hatta Berry’ye bakarsanız yararı bile var. Güzel yıldız bir miktar ezilmiş kahveyle cildini yıkıyor. Uzmanlar da kahvenin kahvenin canlandırıcı ve arındırıcı etkisi olduğunu kabul ediyor.

Cindy Crawford’ın güzellik iksiri
Cildinin yumuşaklığını ve nemini korumak için yüzünü temizlemek için kullandığı suya bir miktar süt karıştırıyor. Sütün içerdiği protein, vitamin ve amino asitler cildin ihtiyacı olan nemi doğal yollardan sağlıyor.

Sandra Bullock’un güzellik iksiri
Bir dönem ülkemizde de tartışılan bir yöntemle kırışıklıklarıyla savaşıyor. Bullock’ın kırışıklıklara karşı silahı hemoroid kremi. Uzmanlara göre bu tür kremler cildi sıkılaştıran bir madde içeriyor ve bu özellikle de göz çevresindeki kırışıklıklarda etkili.

Kaynak: SağlıkveGüzellik