Sağlık haberlerinin, okuyanı veya izleyeni yanıltacak herhangi bir bilgi içermemesi gerektiğini belirten Televizyon yapımcılığı ve sunuculuğu yapan ilk Diş Hekimi olan Selim Mutgan, bu konuda yapılanlar ve aslında olması gerekenler hakkındaki görüşlerini DSA’ya anlattı.
Sağlık haberciliğinin ilkeleri konusunda alanında uzman isimlerden görüşler alarak olması gerekenler ve yapılanları sorgulamaya devam ediyorum. Televizyon yapımcılığı ve sunuculuğu yapan ilk Diş Hekimi olan Selim Mutgan, sağlık haberciliği ile DSA’nın sorularını yanıtladı. Mutgan şunları söyledi: “Geçmişten günümüze Sağlık haberciliğinin ulaştığı noktada, önceleri nitelikli ancak az sayıda haber üretebilen sağlık sektörü bugün tam tersine çok fazla sayıda haber üretebilmekte fakat gittikçe de nitelik endişesinden de uzaklaşmaktadır.Geçmişte Sağlık Muhabirliği çok özel bir ilgi alanı ve ciddi bir bilgi birikimi gerektirirken günümüzde mesleğe ilk adım atanların acemilik dönemlerini geçirmeleri için yönlendirildikleri bir -iki alandan birisi oldu.
“İnsanın Fiziksel ve Ruh Sağlığını İlgilendiren Her şey Doğal Olarak Sağlık Haberciliğinin İlgi Alanı İçerisindedir”
Sağlık haberlerini diğer haber türlerinden ayıran öncelikle haberin türüne olursa olsun bu haberleri okuyan ve izleyenlerin eğitim ortalamasının 4 sene olduğunu akıldan çıkartmamak lazım. Maalesef eğitim düzeyi ile direkt ilintili olan algılama -yorumlama yeteneği çok ileri seviyelerde olmayan bir toplum için yazıp çiziyoruz sonuçta. Böyle olunca özellikle Sağlık Haberciliği daha büyük bir önem kazanıyor. Bu tür haber ve bilgiye karşı hiç bir donanımı olmayan insanları yanlış yönlendirmemek için çok dikkatli olmak gerekiyor. İnsanın fiziksel ve ruh sağlığını ilgilendiren her şey doğal olarak sağlık haberciliğinin ilgi alanı içerisindedir. Bir örnek vermek gerekirse; sudan kaynaklanan epidemik bir bağırsak enfeksiyonu ne kadar önemli bir haberse o suyun nereden ve nasıl geldiğine ilişkin bilgi de o kadar önemli bir haberdir. Sayın Uğur Dündar bir Sağlık Muhabiri olmamasına rağmen gençliğinde bunun en güzel örneklerini insan sağlığını hiçe sayan imalathaneleri deşifre ederek vermiştir.Sanıyorum bir sağlık muhabirinin sebep-sonuç ilişkisini çok iyi bilmesi ve donanımlı olması gerekliliği böyle bir konuda net olarak ortaya çıkıyor.
“Haber Kaynağı Doğru Seçilmeli Ve Niyeti Sorgulanmalıdır”
Sağlık haberleri, öncelikle okuyanı veya izleyeni yanıltacak herhangi bir bilgi içermemelidir. Bir adım daha ötesine gitmek gerekirse haberin içerisinden paniğe neden olacak cümleler özenle ayıklanmalı. Bir başka önemli konu da muhabirin kimseye esir ve kişi ya da kişilerin yalan yanlış propagandalarına alet olmaması. Haber kaynağı doğru seçilmeli ve niyeti sorgulanmalıdır. Aslında haber kaynağının ötesinde bir Sağlık Muhabirinin ayrıca bir de referans kaynağı olmalıdır. Danışmalı ve danışmaktan çekinmemelidir. Mutlaka bu işin uzmanları ama dürüst olanlarıyla sıkı bir ilişki içinde olması gerekir. Sağlık editörünün önemi burada daha da belirginleşiyor. Özetle haber mutlaka ciddi bir şekilde sorgulanmalı sonra yayınlanmalıdır.
Bir Aşı ve Olanlar
Hepiniz hatırlayacaksınız 1,5 sene önce bir ilaç firması öyle bir hava estirdi ki bu memlekette haberi duyan herkes rahim kanserine çözüm bulundu sandı. Oyda bulunan rahim kanseri yapabilen yüzlerce nedenden sadece 1-2 viral suş’u elemine eden sıradan bir aşıydı. Bilinçli ya da bilinçsiz binlerce haber yapıldı. Çoğu firmanın PR çalışması olan bu haberler günlerce sayfalarca gündeme oturdu. Kocaman kocaman adamlar ne aldılarsa karşılığında bilinmez televizyonlara çıkıp ”bu aşıyı kız çocuklarınıza yapmazsanız en büyük kötülüğü yaparsınız” dedi. Ne oldu bugün ? O aşının güvenirliği tartışılıyor ve ciddi bir faydası olmadığı gündemde. 1-2 akil adam karşı durmuş ve ”şüpheliyim” demişti. Yıllık kontrollerin daha önemli olduğunu vurgulamıştı. Bunlardan birisi de Prof. Dr Hakan Şatıroğlu’dur.
Bir Araştırmanın Ara Sonucu Olarak Biraz da Fantezi Şeklinde Yayınlanırsa Ne olur?
Sağlık haberlerinin vatandaşı ne kadar çok etkilediğini en iyi bilenlerden birisi olarak şunu söylemek istiyorum; Televizyonda bir araştırmanın ara sonucu olarak biraz da fantezi şeklinde yayınlanan ”artık dolgunuzu kendiniz yapabileceksiniz” haberinin ardından 1-2 gün geçti ki hastamın birisi malzemeyi hangi marketten alabileceğini sormak için beni aradı. Sanıyorum konuyu bu örnek daha iyi açıklıyor.
“Türkiye’de İlk Diye Lanse Edilen Birçok Şeyin İlk Olmadığını Yıllardır Kullanıldığını Biliyorum”
İdeal bir sağlık muhabiri her şeyden önce ”Sağlık Muhabiri ”olmak isteyecek. Ne iş olsa yaparım, kapağı bir atayım düşüncesinden sıyrılacak. Bunun önemli bir ihtisas konusu olduğunu kavrayacak kendini yetiştirecek ve işini en doğru şekilde yapmaya gayret edecek. Bilgisi az olan başkasının oyuncağı olur bunu unutmayacak. Okuyacak, kıyaslayacak ve sorgulayacak. Hem kendinin hem de kaynağın çıkarları doğrultusunda değil toplum yararına haber gözetecek ve yapacak. Ben maalesef Türkiye’de ilk diye lanse edilen birçok şeyin ilk olmadığını yıllardır kullanıldığını biliyorum. Ama vatandaş bilmiyor, aldanıyor. Çare olur umuduyla koşuyor verilen adrese, soyuluyor. Burada tek taraflı olarak muhabiri de suçlamamak lazım. Kötü niyet olmadıkça sonuçta muhabir de bilmeyebili,r yenilik mi değil mi şifa mı değil mi? Ama haber müdürü bilecek, editör bilecek ve en başta haber kaynağıyım diyen hekim bilecek. Ettiği Hipokrat yeminini unutmayacak.
Herkesin PR Elemanı Var
Sağlığın iyiden iyiye ticarete döküldüğü günümüzde artık sadece özel hastanelerin polikliniklerin tıbbi cihaz üretici ve satıcılarının değil muayenehane hekimlerinin dahi PR elemanları var. Bunlardan bazıları o kadar üst düzey hizmet veriyor ki cazibesine kapılmamak elde değil. Hazır kaset hazır CD ya da hazır bülten… Belki de işin en tehlikeli noktası bu. Hiç bir yayın organı bir kurumun ya da kişinin pazarlama aracı değildir. Ancak ne yazık ki araya giren çeşitli nedenler istenmemiş bile olsa sonucu bu noktaya getiriyor. O yüzden haberi yapanın kaynağını çok iyi irdelemesi gerekiyor. Herkes adını duyurmak ve medyada yer almak ister ama bunun da bir sınırı, etik kuralları ve okuyana, izleyene bir faydası olmalı. Bir kanalın ana haber bültenindeki son haber bir SPA Merkezinin tanıtımıydı. Üstelik haber şöyle bitti: “Tek kişi oda, spa ve kahvaltı 230 TL’den başlıyor.” Bu tematik bir kanal değil, genel bir kanal. Bu haberi evine ekmek götürmekte zorlanan asgari ücretli ile çocukları da izliyor.Biraz insaf biraz vicdan!
“Vereceğimiz Mesajı Adeta Bir Hap Gibi Vermeli ve Yoruma Açık Bir Nokta Bırakmamalıyız”
Sağlık haberinin nerede ve nasıl yayınlandığı çok önemli.Tematik bir kanaldan yani bir sağlık kanalında ve ya dergisinden söz ediyorsak haberin tarzı ve niteliği üst sınırları zorlamalı. Genel bir TV kanalından ya da gazeteden söz ediyorsak çok dikkatli olmalı izleyenlerin eğitim durumunu asla göz ardı etmemeliyiz. Haberin hem türü hem de dil ve görselleri mümkün olduğunca açık basit ve en önemlisi kısa olmalıdır. Vereceğimiz mesajı adeta bir hap gibi vermeli ve yoruma açık bir nokta bırakmamalıyız.Belki de en önemlisi telefonda ”doktorculuk ”oynamaktan vazgeçmeliyiz.
“Bazı Teorik Bilgiler Pratikte Uygulanırken Vahim Sonuçlar Doğurabilir”
Sade dil ve akıcı bir yayıncılık tüm diğer konularda olduğu gibi sağlık programlarında ve yayınlarında da çok önemli. Mümkün olduğunca Latinceden uzak, sade ve kestirme bir dil anlaşılır olacaktır. Seyredeni ekrandan uzaklaştırmayacak kadar bir görsellik izlenirliği arttıracaktır. Bu tür yayınlarda tarif yerine mutlaka canlı veya cansız manken kullanılmalı. Bazı teorik bilgiler pratikte uygulanırken vahim sonuçlar doğurabilir. Aslında bu tür tariflerden de kaçınmak lazım programlarda. Konuk seçimi belki de en önemli nokta bu soru içerisinde. Konusunda yetkin özü sözü bir insanları bulup çıkarmak lazım. Ahlaki değerlere sıkı sıkıya bağlı söylediği sözün nereye varacağını bilen hekimler lazım bize.
“Ciddi Bir Haber Kaynağı Oluşturacak Sağlık Portalının Çok İyi Olacağının ve Rekor Sayıda Ziyaretçi Tarafından Ödüllendirileceğini Tahmin Ediyorum”
Memleket insanımın internet düşkünlüğü hepimizce malum. Belki kullanıcıların çoğu ”iyi” amaçlar için tıklamıyor siteleri henüz. Ancak ben bunları aşacağımızı interneti gün gelip daha çok bilgi paylaşımı için kullanacağımızı biliyorum. Bu süre içerisinde internet daha da yaygınlaşacak ve kullanıcı sayısı da çeşitlenecektir. Hepimizce malum olan okumayı sevmediğimiz yargısından hareketle kısa vadede internetten bilgi alan ve kullanan kesimin nüfusa oranla çok büyük olmayacağı gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor. Dantel dantel örülmesi ve işlenmesi gereken bir konu. Reklam içerikli bilgi satışından çok, ciddi bir haber kaynağı oluşturacak sağlık portalının çok iyi olacağının ve rekor sayıda ziyaretçi tarafından ödüllendirileceğini tahmin ediyorum.
“Sağlık Konulu Yayınlara Ilişkin Bir Denetim, Maalesef Yok”
Sağlık konulu yayınlara ilişkin bir denetim, maalesef yok. Aslında çok da olması gerekmiyor. Bu denetim dediğimiz şeyin ipi kaçar sonunda ciddi bir sansüre kadar gider. Ancak başı boş da bırakılmamalı. Sanıyorum burada bir otokontrol geliştirmek ve çerçeveyi doğru oluşturmak gerekiyor. Devlet değil belki ama Tabip, Diş hekimi, Eczacılar ve Veterinerler Odası bu tür yayınları dikkatle izlemeli. RTÜK şikayetleri sadece bu odalara iletmekle görevli olmalı.Çünkü bu iş ciddi bir uzmanlık gerektirir.Bugün ilgili bir kanun veya yönetmelik olmadığı için ne suç belli ne de ceza.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder